Türkçeye şu ana kadar sadece "Gölün
Sırrı" romanıyla çevrilen 1967 Doğu Berlin doğumlu yazar ve yönetmen
Jenny Erpenbeck, işini hakkıyla yapan insanlardan.
Kendisi
hakkında hiçbir Türkçe kaynağa ulaşamadım. Ayfer Tunç'un "Jenny
Erpenbeck - Gölün Sırrı son on yılların romanı" tweeti dışında...
Gölün
Sırrı, yayım yönetmeni Levent Yılmaz'ın da dediği gibi 20. yüzyılın
sürekli gelişen ve yeni şeyler denenen roman dünyasındaki deneysel
çabaların bir ürünü. Kitabın adı her ne kadar "Gölün Sırrı" olsa da,
aslında Berlin yakınlarındaki bir ormanın içindeki evin hikâyesidir
okuduğumuz. Bu ev elbette bahsi geçen gölün kıyısındadır. Bu özel ve
öyküsü bol evde yaşanmışlıklar ardı ardına gelmektedir, gelecektir,
kitabın sonuna kadar değişmeyen tek kişi evin "Bahçıvan"ıdır.
Erpenbeck,
sadece bir ev hikâyesi anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda 3. Reich,
Nazizm, Doğu Almanya tecrübesini de sayfalara satır satır yediriyor.
Uzun araştırmaların sonucu olan kitap bazı olayların anlatımı
sonlanırken sarsıcı bilgileri de içeriyor:
"Hava savaşının ilk kuralı saldırırken güneşi her zaman arkana almaktır."
"Macera dediğimiz şey, her zaman insanın cesaretle bir bilinmezin içine atılmasıdır."
"Mizah, insanın her şeye rağmen gülebilmesidir."
"Kelimeler sahipsiz kalıp, yalnız bir tesadüf eseri mi buraya, onun kafasının içine düştüler yoksa hakikaten ona mı aitler?"
"Anıları
artık kimin anıları? Kapkara zaman hep böyle akıp gider mi, insan
hiçbir şey yapmadan, öylesine otururken, zaman akıp gider ve taşlaşmış
bir çocuğu bile çekip götürür mü elinden tutup?"
"Doris şimdi bu pürüzsüz sessizliğin ve boşluğun ortasında, her şeyin var olduğu bir zamandan kalan anılara çarpıyor başını."
Erpenbeck'in
bu romanı modern dünya yazınıyla geleneksel değerleri bir araya
getirdiği için ayrıca dikkat çekmiştir. Böyle iyi edebiyat bizde
satmadığı(!) için korkumuz bu kitabın da baskılarının depolarda
çürümesidir.
Tuna Bahar
Tuna Bahar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder