Sherlock Holmes ve çırağı Mary Russell’ın Arıcının Çırağı’nda başlayan serüvenleri Kadınlar Alayı’nda devam ediyor. Arıcının Çırağı’nda, emekliliğini ilan etmiş Sherlock Holmes’ün Mary Russell’a karşılaşması, onun zekasının kıvraklığını dikkate değer bulması ve usta-çırak ilişkisinin başlangıcını okumuştuk. Holmes’ün Russell’da sezdiği-gördüğü yetenekleri okur da tek tek onaylamıştı. Kadınlar Alayı’nda hem bu tuhaf usta-çırak ilişkisinin derinleşmesine hem de Russell’ın kendini keşfetme yolculuğuna tanıklık ediyoruz.
Mary Russell, zeki, meraklı bir zihne sahip ve kendine biçilen rollere boyun eğmeyen genç bir kadın. Aynı zamanda inatçı da. Araştırmayı seven yapısı ve meraklı zihni, onu yeni bir mistik hareketin lideri olan Margery Childe ile karşılaştırıyor. Childe’yle tanışması sonrası Russell, onunla ve çevresindeki kadınlarla yakınlaşmaya başlar. Kadın haklarına yaklaşımı, teolojideki farklı yorumları nedeniyle dikkatini çeken bu tarikatın bir üyesi olmaya adım adım yaklaşan Russell’ın şüpheci zihni, ona bambaşka bir bakış açısı sunar. Merak ve araştırma, devamında Russell’ı içinden çıkılmaz bir maceraya sürükler.
Kitap, bir polisiye kitaptan beklenenden daha yavaş bir yapıya sahip; bazı bölümlerde klasik polisiye aksiyonuna yaklaşılsa da hem dilin hem de anlatımın genellikle sakin bir akışta ilerlediği söylenebilir. Kitapta gündelik dili yakalamak güç, kitabın orijinal metnini değerlendirme şansım olmadığı için bunun kitabın yazarından mı çevirmeninden mi kaynaklandığı yönünde görüş bildirmeyi sakıncalı buluyorum. Ancak Kadınlar Alayı’nda klasik Holmes romanları soluksuzluğunu beklememek gerektiğini söyleyebiliriz.
Kadınlar Alayı, Sherlock Holmes’ün ve aslında polisiye türünün erkeklerle örülü dünyasında büyük bir delik açıyor. Sherlock Holmes’ün çırağı olan Mary Russell üzerinden toplumda kadına uygun görülen yer, toplumsal cinsiyet rolleri ve kadın cesaretinin varacağı noktalar ile ilgili okumalar yapmak mümkün. Laurie R. King’in kitapları, sadece heyecan yaratan, kolay polisiye kitaplar değil; King, alt metinleri, toplumsal mesajları ve karakterlerinin seçimiyle söylemek istediklerini romanın içine gizliyor. Bu mesajları bulmak için Sherlock Holmes olmaya gerek yok; dikkatli bir okur olmak yeterli.
Laurie R. King, Holmes’ün klasikleşen ve herkes tarafından bilinen karakterinin sınırlarını silikleştirmiş; King’in kitaplarında usta dedektifle yeniden tanışıyormuş hissi yaşamak mümkün. Sevin Okyay da King’in Holmes yorumuna dikkat çekiyor: “Ama ‘Arıcının Çırağı’nda nihayet Holmes’e farklı gözle bakabilen ve ona layık bir yardımcı bulmuş yazara rastladım. Laurie R. King, büyük dedektifle dağda-bayırda karşılaşan, hatta onun üstüne bakıp ezmesine ramak kalan 15 yaşındaki Mary Russell’da bulmacayı çözmüş.” Okyay’ın da söylediği gibi, Holmes’ün yeniden doğuşu ve kimliğinin yeniden inşasının temelinde Mary Russell’ın bu hikayelere dahil oluşu yatıyor.
Kadınlar Alayı, yalnızca aksiyon beklentisinde olan, kolaycı polisiye okurlarının ilgisini çekmeyebilir. Ancak polisiye okumayı seven, farklı polisiye yazarlarının dünyalarına aşina, kendisine verilenle yetinmeyip alt metinde yazanı araştırmayı seven okurlar için yeni yollar açmaya aday bir kitap olduğunu söyleyebilirim.
Özge Uysal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder