Her kitap bir kültür(ün) ürünüdür elbette lakin kültür yayıncılığı başka bir konudur. Özellikle ideolojik çizgide ya da popüler kültür üzerine yayın yapan kurumların kültür yayıncılığı yaptığını söylemek abes olacaktır. Bu açıdan değerlendirildiğinde, gerçek anlamda kültür yayıncılığı yapan yayınevlerinin azlığı dikkat çekiyor. Dergâh Yayınları’nı Türkiye’de bu alanda yayın yapan nitelikli yayınevleri arasında sayabiliriz. Bana göre Dergâh Yayınları’nı bu değerlendirmede öne çıkaran en belirgin özellik yerel değerleri önemseyen anlayışı. Yerel değerler diyorum zira ne yerli ve milli ne de muhafazakâr kavramlarının hem olanı hem de olması gerekeni yansıtmadığını düşünüyorum. Ayrıca kültürü bu tür kısıtlamalar ile açıklamanın faşizan bir anlayışın tezahürü olduğu kanaatindeyim. Özellikle Anadolu gibi onlarca medeniyete ev sahipliği yapan ve uygarlıkların geçiş yolunda yer alan bir bölge için bunlar talihsiz birer tanımlama olur. Kültürel açıdan çok fazla etkileşime girmiş bir coğrafyaya böylesi sığ yaklaşmak cehalet ve/veya kastın ötesinde hakikati örtmek anlamına gelir.
Kültür demişken, 1950’li yıllarda edebi mecrada bulunmuş ve/veya kültürel faaliyetler içerisinde yer almış kişilerin farklı bir ‘nezaket’ üslubu oluyor. Günlük yaşantımızda çok karşılaşma ihtimalimiz olmasa da özellikle yazılı materyaller olmak üzere dönem sinemasında bu üslupla karşılaşabiliyoruz. Söz konusu üslubun iki farklı anlayışın yansıması olduğunu düşünüyorum. İlki, Osmanlı şehir kültürünün devamı diyebileceğimiz din ile ilişkisini koparmamış maneviyatçı Şark zihniyetidir. Diğeri ise Cumhuriyet ile birlikte daha belirgin hâle gelerek Avrupai görünümler arzeden modern-seküler kentli anlayışıdır. Kültür yayıncılığı örneği teşkil eden Kâğıt Medeniyeti adlı kitabın müellifi Mehmet Orhan Okay (1931-2017) daha çok ilk gruba girenlerden. Bu yanıyla Okay için ‘Osmanlı beyefendisi’ üslubunun haleflerinden diyebiliriz. Kâğıt Medeniyeti’nde bu nezih üslubu görüyoruz.
Kağıt Medeniyeti, Okay’ın gazete ve dergilerde yayınlanmış denemelerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş. Denemelerin içeriğine göre üç bölüm hâlinde tasarlanarak bütünlük sağlanmaya çalışılmış. Çok kısa olan Kültür başlıklı ilk bölümde, Okay, kültür ve medeniyet kavramlarının hem toplumsal karşılığını belirmeye hem de kendisi için ne anlama geldiğini açıklamaya çalışıyor. Okay, Kâğıt Medeniyeti adlı ikinci bölümde her ne kadar tanımlamayı (Kâğıt Medeniyeti’ni) insanlığın geneli için yaptığını söylese de değerlendirmelerinin oldukça yerel kaldığı görülüyor. Bu bölümde toplum olarak okuma ve kitap kültürü açısından iç karartan ahvalimizi tarihsel bir analizle göstererek kültür bakımından kitabın ve okuryazarlığın önemi üzerinde duruyor. Üçüncü bölüme Teknoloji, Siyaset, Toplum başlığı verilmiş. Bu bölümdeki denemelerde yazın alanındaki değişim ve dönüşümlerin kültürel yansımaları ele alınıyor. Ekranın (bilgisayar) kâğıdın (kitabın) yerini alıp alamayacağı değerlendiriliyor. Okay sosyo-kültürel analizlerine yer yer siyasi eleştirilerini de ekleyerek meseleye geniş bir açıdan bakmayı deniyor.
Kâğıt Medeniyeti için eleştirel yönü baskın bir eser diyebiliriz. Yazılarında kültürel tekamül için elzem olan kavramlara değinen Okay, halk kültürü, milli kültür, popüler kültür gibi olguları değerlendiriyor. Sanat ve gerçek arasındaki ilişkinin anlamsal karşılığını göstermeye çalışıyor. Yazara göre modern hayatın getirdiği teknik ve teknolojik yenilikler kültürü yozlaştırmaktadır. Medya, teknoloji aracılığıyla mahremiyeti yok etmektedir. Toplumdaki hızlı değişim çalışma, dinlenme ve eğlenme vakitleri arasında bir dengesizliğe neden olmaktadır. Kapitalist düzenin kültürel faaliyetler kültürsüz bir kültürün oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Bu doğrultuda şekil alan kültürümüzde okuma olgusu sadece bir eğitim faaliyeti olarak değerlendirilmektedir. Okumak denildiğinde çoğunlukla ders kitabı okumak ya da ders çalışmak anlaşılmaktadır. Bu bir başarısızlıktır ve bu eğitim politikalarının başarısızlığının başlıca nedeni üstünkörü yapılan değişikliklere bağlanabilir. Bu başarısızlık iktidara geçen siyasi anlayışların plansız ve basiretsiz politikalarının neticesidir.
Kitapta, edebiyatçılara göndermede bulunan çok fazla anekdot yer alıyor. Bu ilgi çekici detayların yanı sıra yazı ve şiirlerden yapılan alıntılarla metin zenginleştirilmiş. Eleştirilerin nostaljik değinilerle yumuşatılması okumayı keyifli hâle getirirken mukayeseli anlatım meseleyi anlamayı kolaylaştırıyor. Hemen hemen her denemede Okay’ın düşünsel bir imbikten süzer gibi açığa çıkardığı veciz cümleler bulunuyor. Kağıt Medeniyeti bizde pek dikkate alınmasa da bir kültür eleştirisi girişimi olarak eleştiri kültürünün oluşmasına katkı sağlamaya yönelik değerli bir çalışma.
Mevlüt Altıntop
twitter.com/mvlt_ltntp
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder