“Oysa kendini bilmek en kıymetli erdemdir. Kendi özünü bilmek, kendi kırılganlık ve fâniliğinle yüzleşebilmek.”
Bir kitabı okumak aynı zamanda insanın kendisini okuması gibidir. Tıpkı bir aynanın ya da suyun yansımasında kendimizi görüp baktığımız gibi. Nitekim çoğu zaman yazarın cümlelerinden okuruz; yaralarımızı, hüzünlerimizi ya da sevgilerimizi, mutluluklarımızı. Öyle ki her bir alıntı bizden bir parça gibidir. Evet, deriz işte bu tam benim kalbimden geçen fakat bir türlü kelimelere dökemediğim hislerim ya da zihnimdeki sorulara cevap deriz. Sonra kelimelerin ruha verdiği şifa ile cümlelerin arasında masalsı bir yolculuğa çıkarız. Kendimizi yeniden bulmak için, kalbimizde saklı kalmış bahçeleri yeniden keşfetmek için...
Sevgili Kemal Sayar’ın ve Rabia Yavuz’un büyük bir emekle hazırladığı Kendi Özünü Bil kitabı ise bize hayat yolculuğumuzda önemli bir rehber olurken daha önce bahsedilmemiş konuların ilk kez bu kitabın içinde yer aldığı bilgisini veriyor. Beni ise en çok etkileyen bölümlerden biri “Hiçbir Şey Yapmama Sanatı” oldu. Özellikle beyin ile ilgili yazılanlar hayretimi artırdı.
Ayrıca dikkatimi çeken bir diğer bölüm de “Ailemiz ve Geçmişi.” Öyle ki aile dizimi çağımızın popüler konularından biri ve çoğu insanın bu konu hakkında olumlu ya da olumsuz yönde fikirleri, yönlendirmeleri var. Zira konuya dair objektif görüşleri okuyunca aklımdaki birçok karmaşıklık yerini net bir düşünceye bıraktı. Ve şu alıntıyı çok sevdim: “Harry Potter serisinin yazarı J. K. Rowling, Harvard Üniversitesi’nde yaptığı bir konuşmasında “Yaşama bakış açılarından dolayı ebeveynlerimi töhmet altında bırakmıyorum. Yanlış istikamete bakmak söz konusu olduğunda, ailenizi suçlamanın da bir son kullanma tarihi vardır; direksiyona geçecek kadar büyüdüğünüz anda, sorumluluk da size geçer,” demişti.” Bu sözler gerçekten konuyu özetler nitelikteydi.
İlerleyen sayfalarda ise güncel konular devam etmekte. Örneğin; “Mutluluk Arayışı”, “İş ve Eş Seçimi”, “Konfor Alanı”, “Minimalizm”, “Hayatta Anlam Üretmek”, “Çocukluk ve Büyümek Üzerine” gibi...
Bilhassa “Mutluluk Arayışı” bölümünde toplumun sahte mutluluk anlayışı ve tüketim sorunu ele alınmış. Nitekim tükettikçe, para harcadıkça mutlu olunur düşüncesi yaşadığımız çağda egemen olurken adeta bir kara delik gibi insanları tüketerek içine doğru çekiyor. Bu bağlamda da konuya dair sizlerle birkaç alıntı paylaşmak isterim: “Mutluluk konusundaki algılarımızı yeniden şekillendirmek için yapabileceğimiz şeyler de var. Mesela gün içinde belli zaman aralıklarında sahip olduğumuz nimetlerin farkına varmak ve onlar için şükretmek günümüzün daha mutlu geçmesini sağlar.”
“Mutluluğun özü parayla değiş tokuş yapamadığımız şeylerde; bir dostluğu, vefa duygusunu, çocuğunuzun sevgisini, bir tebessümü parayla satın alamazsınız.”
“Mutluluğu kovalamayın zira o mutluluk kelebeği siz onu beklemediğinizde bir anda gelip omzunuza konuverir.”
Kitabın sonlarına doğru geldikçe de bu kıymetli yazıların giderek ruhumu ve gönlümü şefkat ile sardığını daha çok hissettim ve okumamı biraz yavaşlatarak devam ettim. Zira yaşadığımız bu zamanın en büyük yoksulluklarından birinin bir büyüğün dizlerinin dibinde oturamamak ve değerli nasihatlerini alamamak derim. Oysa geçmiş zamanlarda hayatının belki çok başlarında olan insanların büyüklerinin kapısına giderek dertlerini anlatması ve bir yol bulmaya çalışmaları, o büyüklerin ise el uzatmaları ne kadar kıymetliydi. Ancak yaşadığımız çağ bazı şeyleri eksik bıraktığı gibi bu anlamlı birlikteliği de maalesef insanları kendi köşelerine yiterek, yalnızlaştırarak eksik bıraktı. Fakat Kendi Özünü Bil kitabı bu yönden bana tıpkı o eski günleri anımsattı. Öyle ki Kemal Sayar’ın düşüncelerini okumak bir büyüğümden nasihat almak gibi oldu. Ve her bir cümleyi nakış gibi gönlüme işledim...
Bazı kitaplar biter mi benim fikrimce ne kadar okunsa da bitmez. İnsan yine kitaplığına, kalbine döner ve o sayfaları tekrar açarak okumaya başlar. Kendi Özünü Bil kitabı da benim için hep böyle kalacak ve ne zaman ihtiyaç hissetsem ellerim bu güzel, kıymetli esere gidecek...
Kitaptan sevdiğim birkaç alıntı:
"Şu dünyada aldıklarımızın verdiklerimizden çok olduğunu, başarılarımızın sadece bize ait olmadığını, bizi kuşatan lütuf ve yardımlarla mümkün olabildiğini görebilmek ne güzel olurdu. Bir insana baktığımızda ne gördüğümüz, ondan belki daha çok bizim kim olduğumuz hakkında bir şey söyler. İnsanların kusurlarından önce ıstıraplarını görebilmek ne güzel olurdu."
"Şimdi sus ve içini dinle. Kendi özünün kozmik uğultusuna kulak kesil. Sen zübde-i âlemsin, âlemin çekirdeğisin, özüsün. Sen sana ne söylüyorsun?"
"Güzel olan güzeli görür. Güzeli görebilmek bizi de güzelleştirir. Güzellik bize dünya da evimizde hissettirir. Aslında hiç terk etmediğin eve geri dönüş. Buradayız ve burada olmamızın bir amacı var. Güzelle hemhal olmak ebediyet arzumuza da cevap verir beri yandan, bu dünyanın ötesine işaret eder."
"Vakit sınırlı, saat işliyor ve ölüme doğru geri sayıyor. Yanı başımızdan yaşanmadan geçip giden hayatı yakalamak için şimdi değilse ne zaman harekete geçeceğiz?"
Fatma Saldıran
twitter.com/Fatmasldrn_