12 Mart 2025 Çarşamba

Kendini Süpermen Sanan Deli Kulübü'ne hoş geldiniz

Timaş İlk Genç'ten çıkan, Nede Hocaoğlu’nun kaleme aldığı, Kemal Baran’ın çizimiyle yer aldığı Renkli Evin Süper Kahramanları kitabını okuduğumda, aklıma ilk gelen bir film oldu. Çünkü sinema ve edebiyat insanın kendini tanımasında yol gösteren sanat dallarının başında gelir. Disney, 1941 yılında Helen Aberson ve Harold Pearl'ün romanından uyarladıkları, Dumbo animasyon filmini, 2019 yılında tekrar fantastik canlı aksiyon türde çekerek, bizlere yeniden hatırlatmıştır. Dumbo filmi bize birçok şeyi hatırlatır. Koca kulakları olan, bu yüzden komik görünen bir fil yavrusunun başından geçen hikâyenin etrafında; sevgiyi, farklılıkların yadırganmaması ve ailenin önemini öğreniriz. Bize değerleri anlatan sıcacık bir müzikaldir. Marks Medici’nin sâhip olduğu sirkin eski yıldızı tek kolunu savaşta kaybedip geldiğinde, ona fillere bakması görevini verir. Sirkin gösterisi ilgi çeken filin bir yavrusu olur, onun büyük bir kusuru vardır. Koca kulakları ve bir de uçabilme yeteneği. Bakıcısının çocukları bunu saklamaya çalışsa da, günün birinde sır ortaya çıkar. Maddi zorluk çeken sirk sâhibi Dumbo sayesinde inanılmaz bir geri dönüş yapar. Ülkenin ne büyük gösteri şirketi Masal Diyarı, Dumbo’yı almak için türlü yolları dener ve başarılı olur. Lakin bakıcısı ve ailesi Masal Diyarı’ndaki karanlık sırları keşfedip küçük dostlarını kurtarmak için mücadele verir. Ve onu kurtarırlar. Film bize sirklerin kirli dünyasını, hayvanlara uygulanan zorlukları da bir yandan yansıtır. Bugün birçok aktivistin karşı geldiği, hayvanların bir oyuncak olmadığını anlatmaya çalıştığı ve kapanması için uğraştığı, Sirk dünyası izleyen için sevimli olsa da, hayvanlar için bir hapishanedir. Tıpkı hayvanat bahçeleri gibi.

Sevimli dostlarımızın yeri, fıtratlarına uygun olan doğal yaşam alanlarıdır. Onlar ne bir oyuncak ne bir eğlence aracıdır. Dünyanın dengesi için her bir varlık elzemdir. Ve bedenleri onlara aittir. Çünkü kâinatın varoluşunun bir parçasıdır. Onlardan daha zeki olmamız, onlara eziyet, doğasından koparma hakkı gibi şeyleri bize vermez. Aksine, onların doğal yapılarını korumak, ekolojik dengeyi bozmamak için gereken tedbirleri almak, bizim vazifemizdir. Dumbo filminde farklı olan sadece yavru fil değildir, bir kolu eksik, rengi farklı insanlar da filmin içinde yer alırlar. Bütün bu farklılıkların bütünleyici olduğunu, kimsenin kimseye üstün olmadığını, üstünlüğün sevgide olduğunu, göstermeye çalışır. Renkli Evin Süper Kahramanları da aynısını yapmaktadır. Nede Hocaoğlu, bir hayvansever. Bu yüzden de toplumda bir farkındalık, bir bilinçlenme için yapılacak en iyi metodu kullanmış. Bir hikâye yazarak, bizi onların dünyasına sokmuş. Farkındalıklarımızı, korkularımızı bize göstermek istemiş. Hedef kitlesi on yaş üstü olan hikâyede, ana tema olarak sosyal kaygı belirlenmiş lâkin yan konu ve bence esas mevzu hayvan haklarıdır. Sirk gibi yapıların iç yüzünü göstermeyi hedeflemiştir.

Kitabın üç ana karakteri de aslında toplumun normlarının dışından seçilmiş. Sosyal kaygıdan muzdarip Selin, hiperaktif yerinde duramayan Yaşar, yürüme engelli Güneş etrafında resmedilmiş. Selin, sakin bir kentteki bahçeli evinden, yeni bir şehir ve apartmana taşınmıştır. Buraya adapte olmakta zorlanmaktadır. Memleketlerine, özellikle renkli, bahçeli evine hasret duymaktadır. Bu, onu içine kapanık hale getirmiştir. Annesi bir araba tamircisi (kadınların her işi yapabileceğinin mesajının verilmesi de kadın haklarına gönderme yapılması çok şık olmuş) babası ise bir gemi kaptanıdır. Okulda, kimsenin fark etmemesi için kabuğuna çekilmiştir. Ona, ilk yaklaşanlar Yaşar ve Güneş olur. Böylece aralarında dostluk bağı kurulur. Okul yolunun üstündeki eski evlerini hatırlatan Renkli Ev ilgisini çeker. Yaşar’ın orada bir canavar olduğunu söylemesi ile daha da ilgi çekici hale gelir. Ama içeri girmeye cesaret edemezler. Bir gün okulda öğretmenleri drama dersinde piyes sahneleyeceklerini söyler. Piyeste Kendini Süpermen Sanan Deli rolünü Seline, dans eden fil rolünü ise Yaşar’a verir. Piyesin konusu sirkte çalışan hayvanlar için mücâdele eden bir kadının hikâyesidir. Dans etmesi için eziyet edilen fili kurtarmak üzere başlatılan mücâdeleyi anlatmaktadır. Hepsi piyeste, kendine ait bir parça bulur.

Renkli evin sahibinin ise, Melih isimli, tiyatrocu eşini kaybetmiş yaşlı biri olduğunu öğrenirler. Canavarlıktan, Melih Dedeliğe yükselen Renkli Evin sâhibi, üç dosta rehber olur. Tiyatrocu eşinden öğrendiklerini onlara aktarır, rollerine hazırlar. Kitap üç arkadaşın kendileriyle olan kavgalarını, korkularını yenmelerinin yollarını söylemektedir. Resimler ince ve uzun çizilmiş, böylece durağanlık vermemiş, renkleri soluk olması ise başka bir bakış açısı getirmiş. Sanki Çocukların elinden çıkmış görüntüler. Onların zihinlerini temsil ediyor demek daha doğru bir söz olabilir. Ayrıca yürüme zorluğu çekenlere kolaylık sağlayacak, yaşam alanlarında unuttuğumuz, rampa gibi şeylere de dikkat çekilmiş.

Renkli Evin Süper Kahramanları kitabının sonunda çok hoş bir bölüm mevcut. Kendini Süpermen Sanan Deli’lerin oluşturduğu topluluğa bütün hayvan sever çocuklar davet ediliyor. Buraya girmenin şartları da yine kitabın içinde yer alıyor. Kulübün adı “Kendini Süpermen Sanan Deli”, amacı ise; iyiliği yayma ve hayvanların doğal yaşam alanlarında özgürce yaşamasına destek olmak. Şartlarından bazıları;

Kuşları ve diğer hayvanları avlamamak, ağaçlara ve çiçeklere zarar vermemek.
Böcek ve karınca gibi küçük dostlarımızı ezmeden yürümeye çalışmak.
Kedi ve köpeklere taş atmamak.

Nede Hacıoğlu kitabın sonunda, ek olarak sirk, hayvanat bahçesi gibi yerlerin hayvanlar üzerindeki olumsuzluklarını madde madde yazmış. KSSDK Üyelik kartınıza kitaptan ulaşabilirsiniz.

Kitabı alıp çocuğunuza rahatlıkla okutun sonra Dumbo’yu açın izleyin…

Elçin Ödemiş
x.com/elindemis

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder