6 Mart 2021 Cumartesi

Okuruyla konuşan, yaşamda bir karşılığı olan öyküler

Her okurun, genelde okuduğu belli türde eserler vardır, ben genelde roman okurum, okuduğum kitaplar kurgu ağırlıklıdır daha çok. Ama bazen bir hal gelir okura, hiçbir şey okumak istemez. İşte öyle zamanlarda Geyikler, Annem ve Almanya gibi güzel öykü kitapları, imdadımıza koşar ve bizi ‘okuyamama’ derdinden kurtarır. Bu güzel öykü kitabını aslında geçen dönem aldığım bir ders için eklemiştim kitaplığıma. Okumak bugüne kısmetmiş.

Geyikler, Annem ve Almanya, Nursel Duruel’den okuduğum ilk kitap oldu. Kitabın içinde sekiz öykü var ve hepsi birbirinden enfes. Kitap 90 sayfa gibi oldukça ufak bir hacme sahipken, duygusal yoğunluğu bu hacmi oldukça aşıyor. Bir roman okurken, verilen duygular romanın atmosferine göre bellidir ve sayfaları çevirdikçe bu duygular dimağımızda yavaşça belirginleşir, ancak öyküde bu durum böyle olmuyor. Öykü, okurken birçok duyguyu sadece birkaç sayfada yoğun bir şekilde tattırıyor okura. Nursel Duruel de öykülerinin her birine, dikkatle okunduğunda kesinlikle solunacak duygusal atmosferler katmış. Bunun en güzel yanıysa, öykülerdeki duyguları içimizde bir yerlerden tanıyor oluşumuz.

Öykülerde, anne-baba ilişkisinin çocuğun duygularına tesiri, eşlerin birbiri tarafından anlaşılmasının ehemmiyeti, hayatta ölümün en iyi öğretmen olması, zengin ve fakir ayrımının toplumdaki yeri gibi, içimizden ve dışımızdan az çok tanıdığımız hayati mesajlar vermiş Nursel Duruel. Öykülerin, dünyanın gerçekliğinde kendilerine karşılık buluşu, kitabı daha da keyifli hale getiriyor. Bununla birlikte öykülerdeki üslup, bazen şiirselleşiyor. Bu da duygu yoğunluğunu artırıyor. Kitaptaki, Zaman Aralığında öyküsünü okurken kendimi şiir okur gibi hissettim:

Bana ZAMAN’dan söz etme. Onu dilim dilim bölüp, her bir parçayı ayrı ayrı ezberleyen düzenli, işbilir insanlardan değilim.

Hatta bu satırlar, bana Özdemir Asaf’ın “Ben Değildim” şiirini anımsattı. Öykülerdeki şiirsellik bununla da kalmıyor. Öykülere şiirler de eşlik ediyor, örneğin aşağıdaki şiir, Sümer şiirlerinden bir alıntıymış:

"Yürekleri parçalayan çığlığına
Karşılık yok ki.
Boşlukta yitip giden bir yankı,
Ben nasıl cevap veririm?


Kitaptaki öykülerde etkileyici olan bir diğer nokta ise, her satırın ve öyküyü oluşturan karakterlerin adeta okurla konuşması. Nursel Duruel, kurgusunu oluştururken, satırlarını ve karakterlerini söyletmiş. Kitap bazı satırlarda, benim kendime bile itiraf edemediğim gizlerimi, bana haykırdı diyebilirim. Ve kitaptaki en sevdiğim öyküler, Nereye ile Zaman Aralığında oldu.

Bu kitabı, okuyamadığım bir zamanda okumanın bana oldukça getirisi oldu. Öykülerle konuştum, onlar benimle konuştu. Hem kitap okumuş olmanın verdiği vicdan rahatlığı, hem de öykülerin üslubuyla sakinleşip, zihnimdeki karmaşayı dindirmek iyi geldi. Ayrıca öykülerde hayata ve çevreye dair izler bulmak da benim için bir tefe’üle dönüştü. Bu güzel kitabı, tam zamanında ve iyi ki okumuşum diyorum, okuyacak olan herkese keyifli okumalar diliyorum.

Nidâ Karakoç
twitter.com/nida_karakoc

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder