8 Aralık 2020 Salı

Sıradan ve sürüden olmamak

Hayatta esas olan tekâmüldür. İnsanın tekâmülü ise ibret ve öğüt almasıyla mümkündür. Geçmekte olduğumuz yollardan daha önce geçmiş olanlar, çektiğimiz acıları daha önce çekmiş olanlar, verdiğimiz mücadeleyi daha önce vermiş olanlar; tecrübeleriyle bize yol gösterebilir ya da örnek teşkil edebilir. Her ne kadar, “Bir musibet bin nasihatten evlâdır.” denilmişse de ehlinden dinlenen öğüt, yürüyeceğimiz yolları aydınlatacak bir fener görevi görür; yeter ki gönül kulağıyla dinleyelim. Prof. Dr. Haluk Dursun, gençlere gönül diliyle sesleniyor ve onu gönül kulağıyla dinleyenlere bir yol aydınlığı sunuyor Gençlerle Hayat Bilgisi kitabında. 

Haluk Hoca, yıllarca bürokrasinin en tepesinde çalışmış, ömrünü vatanına ve milletine hizmete adamış, çalışma azmiyle dolu, öğrenmeye ve öğretmeye doymayan, sürekli pozitif, disiplinli ve kararlı bir karakter olarak bir ömre sığdırılması zor görünen pek çok işi başararak gençlere en baştan güçlü bir örnek teşkil ediyor. Bununla da yetinmeyip her fırsatta bir şeyler anlatmanın ve birilerine faydalı olmanın yolunu buluyor. Bu konuda sosyal medyayı dahi kullanmaktan geri kalmıyor. Gençlerle Hayat Bilgisi kitabında yer alan yazıların bir kısmı da sosyal medyadaki paylaşımlarından oluşuyor.

Bize hep, “Hocalarınızın sözünü dinleyin!” dediler ama sözünü dinlediğimiz hocalarımız, “Ben sizinle bir hoca olarak konuşmuyorum…” diye başladı söze. Sözün tam da burasında “halden anlayan hoca” dediğimiz tanım imdadımıza yetişiyor. Haluk Hoca da kitabın giriş bölümünde; “Sevgili Gençler, size bir bürokrat, profesör, öğretim üyesi sıfatıyla değil bir ağabey kimliğiyle seslenmek istiyorum.” diyerek halden anlayan öğretmen olduğunu gösteriyor.

Genel olarak kendi deneyimleri ve gözlemlerinden hareketle gençlerin vatanlarına ve milletlerine karşı sorumluluklarını yerine getirmek ve toplumsal barışa katkı sağlamak ve bireysel gelişimlerini tamamlamak için kazanmaları gerektiğini düşündüğü davranışları kendine has mizahî bir üslupla sıralıyor. Öğretmekten ziyade göstermek ve uyarmak amacını taşıyor. Gençlere sahip olmaları gereken hasletleri sıralarken içten içe gençleri ne denli önemsediğini ve onlar için üzüldüğünü görebiliyoruz.

Gençlerde Ne olmalı” başlıklı ilk yazıda gençlerde olması gerektiğini düşündüğü özellikleri özetle şöyle sıralıyor: meraklı olun, bir merakınız olsun, soru sormaktan çekinmeyin, öğrenmeye doymayın, takipçi olun, işlerinizi önem sırasına göre dizin, danışın, zamanlama konusunda dikkatli olun, hafızanıza güvenmeyin, not alın, randevulara vaktinde gidin, bilgi sahibi olmadan yorum yapmayın, gözlem ruhuna sahip olun, çözüm odaklı olun, insan kıymeti bilin, eleştiriye açık olun, gündelik siyasi çekişmeler sizi esir almasın, şükrü ihmal etmeyin, Allah’a şükredin, insanlara teşekkür edin.

Eğitime Devam” başlıklı yazıda şöyle diyor Haluk Hoca: “Sıradan ve sürüden olmayan, meraklı, özverili, bağımsız gençler yetiştiren, bir sistemi kastediyorum. Bunu başarmanın en önemli ve tek yolu ise çok basit: Değerli, fedakâr, okuyan ve kendini geliştiren yani idealist öğretmenler yetiştirmek; öğretmenlerin sayısını değil saygınlığını artırmak.”. Bu ifadeyle hem öğrencilere hem de öğretmenlere bir vizyon çizerken toplum ve öğrenci nazarında öğretmenin tanımının yeniden yapılması gerektiğini de hatırlatıyor.

Hayatımızdaki insanların kıymetini bilmemiz gerektiğini ve onları duyduğumuz sevgiyi zamanında göstermemiz gerektiğini özellikle vurguluyor hocamız. “Kitap okunur, mekân görülür. Adam gitti mi gelmez…”diyerek buna dikkat çekiyor. “Kiminle musahip olalım?” diye soruyor bir yazısında ve insan hayatında sohbetin ehemmiyetine dikkat çekiyor. “Musahipsiz kalmayınız. Kendinize doğru musahipler bulunuz.” diyerek bitiriyor yazısını. Musahip, sohbet ehli demektir. Sahabe sözcüğü de aynı kökten gelir. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (sav) sohbet meclisinde bulunanlar İslam nurunu yedi düvele yaymış ve binlerce yıldır yanan bu ateşin bir vesile olmuşlardır. Doğru sohbet arkadaşları bizi de güzel ve kutlu işlere taşıyacaktır.

Sadece gençlere seslenmiyor Haluk Hoca; İstanbul ekseninde şehirlerin yaşanılmaz hale gelişini eleştiriyor, kültür mirasımızı korumaya yönelik hükümete tavsiyelerde bulunuyor, kendi tecrübelerini aktararak yetişkinlere de yol gösteriyor. Anlattıkların onun köylü kimliğini koruduğunu, bu kimlikte bir çeşit Anadolu irfanı bulduğunu görüyoruz. Gençlere seslenirken adeta yeniden genç olmayı, daha çok çalışmayı, vatanına daha çok hizmet etmeyi arzulayan bir yürek çıkıyor karşımıza. Hem akademik başarı hem adab-ı muaşeret kuralları hem de vatanın istikbali için gençlerin kazanmasını istediği hasletleri kendi evlatlarına anlatırcasına tatlı, naif ve esprili bir dille dile getiriyor. Kitabın son bölümünde ise “Bir insanı çok sevdiğinizi nasıl anlarsınız?” diye soruyor ve “Onun yanındayken, onunla beraberken değil, onsuz kalığınızda sevginizin derecesi meydana çıkar.” diyerek cevaplıyor. Adeta bütün bir kitaptaki öğütleri evlatlarına miras bırakırcasına bitiriyor kitabı.

Erhan Çamurcu
twitter.com/erhancmrc

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder