Fantastik kurgu kitaplarına tüm dünyada ilginin arttığı 21.yüzyılda maalesef ülkemizde derin bir eksiklik var. Kısa bir zaman önce bu alanda güzel bir haber aldı okuyucular. İlk kitabı Yeşim Taşı Efsanesi ile birlikte genç yazar Ömer Ünal bu eksikliği giderecek nitelikte görülüyor. Yeşim Taşı Efsanesi: Karanlık Dünyaya Yolculuk, serinin ilk kitabı. Yazar Ömer Ünal; kitabın kahramanları Oğuz, Umay ve Berk’i çıkardığı macera dolu yolculukla birlikte aslında biz okuyucuları da heyecanlı bir maceraya atmış oluyor.
Kitabı okurken yazarın kurguyu derinlemesine düşünmüş olduğunu anlıyorsunuz ve her sayfada hayal gücünüz yenileniyor. Ne kadar çok ihtiyacımız var hayal gücüne. Bir çoğumuz hala Jules Verne kitaplarına özlem duyuyoruz ve bir yerlerde karşılaştığımızda heyecan duyuyoruz. Fantastik kurgu ürünlerinin sadece çocuklara değil biz yetişkinlere de hem keyif veren hem de öğretici yanları olduğu bir gerçek. Bu anlamda yazar Ömer Ünal kitabıyla bunu başarmış görünüyor.
Kitap boyunca maceradan maceraya sürüklemekle kalmıyor aynı zamanda Türk kültürü ve mitolojisinden ögelerle geniş bir yelpaze sunuyor. Hayal evrenimizi zorlarken bir sayfada Dede Korkut ile sohbet ediyor başka bir sayfada Hızır ile karşılaşıyoruz. Kitap bittiğinde ise aslında maceranın henüz başlarında olduğumuz duygusuna kapılıyoruz.
Kitap, bizlere hangi dünyanın kapılarını açıyor derseniz maceranın başlangıç anlarını şöyle aktarabilirim.
Oğuz bir akşam penceresinden yağmuru izlerken bahçe kapısının önünde yeşil bir ışığın parladığını görür ve macera başlamış olur. Bu ışığın kaynağı bir kol saatidir fakat bu saat bildiğimiz saatlere benzemez. Geçmişten haber getiren ki belki de tüm zamanların habercisi bir saattir Oğuz'un koluna taktığı saat. Ona saat aracılığıyla 'Merhaba!' diyen ise Bilge Kağan’dır. Bu ilk mesajın ardından aldığı görevi büyük sorumlukla yerine getirecek Oğuz, bizlere hayatımızda başarı elde etmenin emek sarf etmekle gerçekleşeceği mesajını da vermiş olur.
Türk mitolojisine dair bir kurgu roman okumak yüreklerimizde ve belleklerimizde tortulaşmış yabancı figürlerin de karşısına bize ait ögeleri yerleştirmemizi sağlayacak. Pegasus’u bilmeyeniniz yoktur, peki Tulpar’ı? Noel’de hediye getiren kim diye sorsak cevaplar anında gelecektir ya boz atına binip Hıdırellez’de çıkagelen Hızır için de aynı cümleleri kurabilir miyiz? İşte bize ait ne varsa özellikle çocuklarına masalımsı bir evrenle sunmak isteyen yazarı, bu gayretinden dolayı ayrıca kutlamak gerek.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de zorlu geçen 2020 yılında, biz okuyucuları güzel kurgusuyla mutlu eden Yeşim Taşı Efsanesi serisinin ikinci kitabını da heyecanla bekliyoruz.
Ayşe Bayazit
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder