Tek bir hayatın alınması karşılığında binlercesi kurtulacaksa cinayet mazur görülebilir mi? Cinayetin sonrasında vicdan ile savaşından insan aklı galip çıkar mı? Peki, toplumu oluşturan bütün fertler bu fikirle hareket ederse düzen ne olur? Dostoyevski Suç ve Ceza’da Raskolnikov’a taammüden kasten bir tefeci kadını öldürtmek suretiyle bu üç sorunun cevabını arar. Kahramanın bu cinayeti işlemesinde yoksulluk, yarıda kalan eğitiminin verdiği huzursuzluk hissi, anne ve kız kardeşinin beklentilerini boşa çıkarma durumu gibi zahirî sebepler olmakla birlikte esas sebep Raskolnikov’un kendini sıradan insanların üzerinde, kuralların ötesine geçebilecek kararları alıp uygulayabilecek yetkinlikte görmesidir. Lakin Raskolnikov her ne kadar kendi doğrusuna iman etmiş olsa da cinayetten sonra aklı ile vicdanı arasında gerçekleşen savaş vicdanı adına neticelenir. Kitap bu yönüyle seçkin bireycilik ve rasyonalizmin bir hicvidir. Bununla birlikte Dostoyevski Suç ve Ceza’da suçun toplum hayatında bir gerçek olduğu kadar her suça isabet eden bir takım cezaların olduğunu ortaya koyduğu birçok karakterle gösterir. Suçun hukuk, ahlak ve din kurallarında haddi aşma olduğunu kabul edersek Raskolnikov ile birlikte romanın kahramanları olan diğer karakterlerinin de birtakım ahlaki düşkünlükleri -suçları- ve bu düşkünlüklerinin -ister dış etkilerden ister kişiliklerinin marazi yapısından kaynaklı olsun- birer çeşit cezaya denk gelen sonuçlarının olduğu görülür.
Suç ve Ceza’nın ana iskeletini oluşturan karakterlerin tahlilini daha kolay yapabilmek adına kitabın önemli isimlerini Raskolnikov ile olan münasebetleri bağlamında bir araya toplamak faydalı olacaktır. Böyle bir gruplandırma işine girişildiğinde dört ana grubun teşekkül ettiği görülür. Bunlardan birincisi Raskolnikov, annesi, kız kardeşi, kız kardeşinin nişanlısı, kız kardeşinin yanında çalıştığı zengin kadın ve bu kadının kocasının oluşturduğu gruptur. Raskolnikov’un annesi olan Pulheriya Aleksandrovna, Raskolnikov’un kız kardeşini (Dunya) zengin ve hukuk bürosu sahibi olan Luzhin ile evlendirme niyetindedir. Yalnız Luzhin öncelikle cimriliği daha sonrasında ise evliliğe ve kadınlara olan marazi bakış açısı ile dikkat çeken bir karakterdir. Pulheriya Aleksandrovna’nın bu evliliği istemesinin nedeni Raskolnikov başta olmak üzere diğer aile fertlerinin geleceğini garanti altına almaktır. Bu temelsiz evliliğe karşı durma refleksini gösteremeyen anne, Raskolnikov’un hapis hayatının başlangıcından sonra bir nevi buhran geçirerek ölür. Dunya’nın nişanlısı olan Luzhin’in cimri ve evlilik hakkında patalojik düşünceleri olan bir oportünist olduğunu söylemiştik. Yine Luzhin sırf Raskolnikov’dan intikam almak için Sonya’nın cebine para koyarak onu hırsızlıkla suçlayacak bir müfteridir. Onun tuzak kurduğunu gören ve itirafta bulunan oda arkadaşı sayesinde hem itibarını hem de nişanlısını kaybeder. Marfa Petrovna, Dunya’nın zengin ev sahibesidir. Bu kadın kocası olan Svidrigaylov -kumar yüzünden hapse düşmüş bir hilekâr- ile bir nevi evlilik sözleşmesi yaparak onu şehirden taşraya getirtmiştir. Bu yaptıkları anlaşmayla Svidrigaylov’un ufak tefek çapkınlıklarına göz yumacaktır. Fakat Svidrigaylov muhtemeldir ki bu hayata katlanamayarak Marfa Petrovna’yı zehirleyerek öldürür. Aynı zamanda bir başka cinayetin de şüphelisi olan Svidrigaylov’un Raskolnikov ile olan konuşmalarından anlaşılacağı üzere birtakım patalojik cinsel eğilimleri vardır. Svidrigaylov Dunya’ya duyduğu kuvvetli hislerin karşılık bulmayacağını gördükten sonra intihar eder.
İkinci grupta ise Raskolnikov’un tefeci kadını öldürmek için keşif yapmasının ertesinde meyhanede karşılaştığı ve hayat hikâyesini bu sahnede dinlediğimiz Marmeladov, eşi ve kızı vardır. Marmeladov kendini alkolle küçük düşürmüş eski bir devlet memurudur. Bağımlılığı yüzünden hem işini hem karısı (Katerina İvanovna) ve çevresinin saygısını yitirmekle kalmayıp kızını (Sonya) ailesini geçindirmek için bedenini satması noktasına getirmiş bir babadır. Marmeladov yine sarhoş olduğu bir zamanda atların altında kalarak ağır yaralanır ve sonrasında ölür. Katerina İvanovna ise içinde bulundukları sefaletten kurtulma adına kızına fahişeliği telkin eden kişidir. Bunu yanında geçmiş günlerde kalmış bir hayalperesttir. Zaten veremin pençesinde olan Katerina önce delirir sonra vereminde etkisi ile ölür. Yukarıda suçunu zikredilen Sonya ise Raskolnikov ile birlikte sürgüne gider ve burada kendini bir nevi hayır işlerine adayarak cezasını çeker.
Üçüncü grup ise Alena İvanovna (tefeci kadın) ve kız kardeşi Lizeveta’dır. Lizevetta çekingen, uysal neredeyse aptal bir kadındır. Alena İvanovna’nın her türlü hakaretine maruz kalan Livezeta da Raskolnikov’un planında olmamasına rağmen cinayet mahalline zamansız gelmesinden dolayı öldürülür.
Stefan Zweig, “Dostoyevski’de İnsan” serlevhalı yazısında “Dostoyevski’nin insanları yetkinlikten sonrasız uzaktırlar… O insanları ancak kendi içlerinde parçalanmış ve sorunlu oldukları sürece roman kahramanı ve sanatsal açıdan işlemeye değer görür. Yetkinleri; olgunluğa erişmişleri ise bir ağacın yemişlerini silkip atması gibi atar.” diyerek Dostoyevski’nin roman kahramanı seçme biçimini eleştirse de Suç ve Ceza’da yukarıda zikredilen ilk üç gruba ilaveten bir dördüncü grup diyebileceğimiz karakter topluluğu vardır ki -Raskolnikov’un arkadaşı olan Razumihin, hizmetçi kız Nastasya ve Razumihin’in arkadaşları (Zosimov, Zametov, Porfiri) bu gruba dâhil edilebilir- Zweig’ın nitelendirdiği gibi yetkinlikten uzak ya da yukarıda bahsedilen ahlaki düşkünlüklerden berî kimselerdir.
Nihayette Suç ve Ceza’da roman karakterlerini Raskolnikov ile ilişkileri bağlamından başka normatif bir hayat çizgisine sahip olanlar, suçlular ve bu suçlar karşısında pasif bir tavır takınarak suçlu konuma düşenler olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür. Dostoyevski’ye göre cinayet, tefecilik, cinsel sapkınlık, alkol ve kumar bağımlılığı, fahişelik, cimrilik ve birçok suçun varlığı reddedilemez gerçeklerdir. Bunun yanında bu suçların failleri ile birlikte onları azmettiren ya da bu kural dışılıklarına ses çıkarmayanlarda suçludurlar. Ve eninde sonunda sınırı aşmış bütün bu davranışlar vicdan, otorite ya da ilahi bir yazgı ile cezalandırılır.
Taha Selçuk
twitter.com/ecztaha
Suç ve ceza muhteşem, defalarca okuyabileceğim bir baş yapıt...
YanıtlaSil