"Evet, vardın. Var olmuştun. Bir tüfekle göğsümden vurulmuş gibi hissettim."
Kuşkulanmaktan korkmayan, ölüm tehlikesine aldırmayan, nedenleri arayan, hayat veren ya da bunu geri çevirme bilmecesini kendi kendine soran bu kitap, ithaf bölümünde ciddiyetle belirtildiği gibi tüm kadınlara adanıyor. Yalnız bu adanma, erkekleri aldatmamalı. Bence bu kitabı en önce erkekler okumalı ve bol bol not almalı. Bazen erken bir konuşmaya şahit olmak, çok şey kazandırabilir insana.
Feminist ve öfkeli gazeteci-yazar Oriana Fallaci, 2006 yılında hayata veda etmişti. Özellikle Humeyni ve Ebu'l Hasan Beni Sadr ile yaptığı röportajlar ve İslam karşıtlığı ile ses getirmişti. Öyle ki, Muhammed Ali ile yaptığı bir röportajı yarıda kesmişti. Çünkü Muhammed Ali, Müslüman kimliğini gururla anlatıyordu ona. Rahatsız olur Fallaci... Bu arada İtalyan yönetmen Federico Fellini'den yediği fırçayı da eklemem gerekir. Fallaci, Fellini'den hiç hoşlanmadığını belirtir. Fellini de onun arkasından "pis yalancı" ve "küçük arsız, kaltak" diyerek hakaret eder. Kısacası çok "farklı" bir karakterdir Oriana Fallaci.
"Yaşam öylesine güç bir çaba ki, çocuk. Her gün yeni baştan başlayan bir savaş; mutluluk anları ise kısacık ayraçlar, sonradan bedelleri acıyla, fazlasıyla ödenen..."
Erkeğinden ayrılan bir kadının hamile olduğunu anlamasıyla birlikte iç dünyasında fırtınalar kopar. Adeta çocuğuyla bir düelloya girer. Öyle şeyler hisseder ki bazen bir dağın zirvesinde bazen de bir okyanusun derinliklerinde kaybolur. Çare arar, bulmakla bulmamak arasında kalır. Korkunç bir savaş verir, mağlubu belirsiz olan.
"Senden korkuyorum. Seni hiçyokluktan zorla çekip alan, gövdeme ekleyen rastlantıdan. Seni çok beklediysem de karşılamaya asla hazır olmadım. Ama kendi kendime hep o kötü soruyu sordum: Ya doğmak hoşuna gitmezse? Ya günün birinde haykırıp suçlarsan beni: Sana kim dedi beni dünyaya getir diye? Neden dünyaya getirdin beni neden?"
Fallaci'nin bu kitabı her ne kadar kadınlara ithaf edildiyse de, her erkeğin mutlaka okuması gereken çarpıcı bir yapıt. Bir kadının bedeninde filizlenen o küçücük canlıyla yaptığı erken bir konuşmayı dinlemek için en ideal metinleri barındıran bu kitabı dilimize kazandıran Pınar Kür'e de şükran borçluyuz.
Yağız Gönüler
twitter.com/YagizGonuler
okuyup etkisinden uzun süre çıkamadıklarımdan..
YanıtlaSilkitaba bakacağım inş. ama dikkatimi çekti bir araştırdım şu beni sadr röportajını. yok. bulamadım hiçbir yerde.var mıdır bilgisi olan?
YanıtlaSil