Freud’dan başlayıp günümüze kadar gelen bir “çocukluk bunalımı” sendromumuz var. Hareketlerimizde bir bozukluk olduğu an nedense hatayı kendimizde değil, çocukken yaşadıklarımızda arıyoruz. Kötü bir çocukluk mutsuz bireylerin yetişmesine mi neden oluyor? Ya da kötü çocukluktan kasıt illa da dövülmek, fakir bir ailede büyümek midir? İnsan iyi bir ailede kötü bir çocukluk geçiremez mi?
“İnsanın mutsuz bir çocukluğun etkisinden kurtulabilmesi zordur, ama korumalı bir çocukluğun etkisinden kurtulması imkânsız olabilir.” diyor Frédéric Beigbeder. Hatırlamadığı çocukluğunu ünlü bir yazarken girdiği kodeste anımsayıp anlatıyor. Okuyucuyu anıya boğmamak için de araya edebiyata dair, adalet sisteminin sorunlarına dair ufak notlar serpiştiriyor.
Dramatik ya da değil, nasıl bir çocukluk geçirmiş olursanız olun muhakkak hatırladığınız mutsuz fotoğraf kareleri vardır. Onların eşliğinde güzel bir roman okumak istiyorsanız kitap listenize mutlaka Bir Fransız Romanı’nı eklemenizi öneririm.
Ümran Kio
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder