Frederic Beigbeder etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Frederic Beigbeder etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Eylül 2012 Cuma

Narsizminden aşık olarak intikam alanlara

“Aşk lunapark trenleri gibi: Önce yükseliyor, sonra birden iniyor, sonra tekrar çıkıyor, geri iniyor ve sonunda içine kusuyorsunuz!”

Hepimizin aşk üzerine söylenecek birkaç cümlesi muhakkak vardır. Kimisi için heyecan, kimisi için korku ve nefret olan aşk Frédéric Beigbeder için tam bir can sıkıntısı. Egomuzu romantizmle doldurarak narsistliğimizden intikam alma çabası…

“Aşk acısı çekme korkusundan, kadınlar da erkekler de farkına varmaksızın, aşkı can sıkıntısına tahvil etmeye çalışıyorlar.”
diyor yazar. Gerçekten kaybetme korkumuz yüzünden aslında hiçbirimiz aşkın ne olduğunu öğrenemiyor muyuz? Terk eden kişi için mi üzülüyoruz, yoksa terk edildiğimiz için mi?

Frédéric Beigbeder Romantik Egoist kitabında umursamaz gibi görünen gerçekçi çizgisinden ayrılmadan bu soruları irdeliyor. Aslında işin özü başka biri için üzüldüğümüzü sanırken sarsılan egomuza ağladığımız gerçeğini pek de bilimsel olmayan bir formüle dönüştürüyor. Özlem dediğimiz şeyin büyük bir boşluktan kaynaklandığını savunuyor. 
   
Her bilimsel formül mutlak doğru olacak diye bir kural yok, dolayısıyla bilimsel olmayan formüllerin de yanlış olduğunu söyleyemeyiz. Bu yüzden Beigbeder’a kulak verin derim ben. Belki de gerçekten aşk sandığınız aynadaki yansımanızdan başka bir şey değildir.

Ümran Kio

21 Şubat 2012 Salı

Bu Bir Hayal Kırıklığının Hikâyesi

Freud’dan başlayıp günümüze kadar gelen bir “çocukluk bunalımı” sendromumuz var. Hareketlerimizde bir bozukluk olduğu an nedense hatayı kendimizde değil, çocukken yaşadıklarımızda arıyoruz. Kötü bir çocukluk mutsuz bireylerin yetişmesine mi neden oluyor? Ya da kötü çocukluktan kasıt illa da dövülmek, fakir bir ailede büyümek midir? İnsan iyi bir ailede kötü bir çocukluk geçiremez mi?

“İnsanın mutsuz bir çocukluğun etkisinden kurtulabilmesi zordur, ama korumalı bir çocukluğun etkisinden kurtulması imkânsız olabilir.” diyor Frédéric Beigbeder. Hatırlamadığı çocukluğunu ünlü bir yazarken girdiği kodeste anımsayıp anlatıyor. Okuyucuyu anıya boğmamak için de araya edebiyata dair, adalet sisteminin sorunlarına dair ufak notlar serpiştiriyor.

Dramatik ya da değil, nasıl bir çocukluk geçirmiş olursanız olun muhakkak hatırladığınız mutsuz fotoğraf kareleri vardır. Onların eşliğinde güzel bir roman okumak istiyorsanız kitap listenize mutlaka Bir Fransız Romanı’nı eklemenizi öneririm. 

Ümran Kio