Büyülü gerçekçiliğin
dünyadaki temsilcilerinden olan Juan Rulfo’nun eşsiz kitabı Pedro Paramo bir
Latin Amerika gerçeğini gözlerimizin önüne seriyor. Ölmek üzere olan annesine
babası Pedro Paramo’nun köyü olan “Comala’ya” onu bulmak için gideceğine söz
veren Juan Preciado’nun bu köye gitmesiyle başlar her şey.
Comala’ya varan Juan Preciado, burada
hemen hemen kimsenin yaşamadığını görür. Boşluk içinde eskiden köyün bulunduğu
yerde yaşayan birilerini ararken sislerin arasında bir ev görür. Bu evin
kapısını çaldığında evde, ölen annesinin çocukluk arkadaşı olan yaşlı bir
kadınla tanışır. J.Preciado onunla zaman geçirirken bir garip hisseder kendini.
Bir süre sonra kadının aslında yaşamadığını, yıllar önce Comala’da öldüğünü
anlar. Kasaba, yıllar önce burada yaşamış ve ölmüş insanların ruhlarıyla
doludur.
Yazar Juan Rulfo birçok farklı yazın
tekniği kullanarak bu kitabı yazmıştır. Bilinç akışı yönteminin sıkça
kullanıldığı kitapta zaman akışı çok karmaşık olarak kurulmuştur. Bir yanda
kitabın başlangıcında babasını arayan J.Preciado’nun hayaletli bir köyde
olduğunu anladıktan sonraki monologlarını okurken, birden 1900’lerin
Comalasındaki gerçek olaylara gidiyorsunuz. Kitaptaki bu gerçekliğin
anlatıldığı bölüm de kendi içinde farklı bir zaman dizimiyle yazılmış. Bu
bölümde de pek çok karakterin geçmişe dönüşüne gidiliyor ve bir sonraki bölümde
tekrar farklı bir zamandan geri dönüyorsunuz. Bu açıdan okuması çok zor olmayan
ancak kitabı anlamaya çalışırken farklı zaman diziminden kaynaklanan bu oyunun
parçalarını bir araya getirmede bazı sorunlar yaşayabilirsiniz.
Buraya kadar kitabın kısaca içeriği ve
üslubundan bahsettikten sonra şimdi sizlere kitabın neden önemli
sayılabileceğini birkaç satırla da aktarmak istiyorum. Kitabın önemi aslında
gerçeküstü bir bakış açısıyla o dönemin Meksika ve Latin Amerika gerçeğini
gözümüze sokarcasına anlatmayı başarabilmesidir. Bir toprak ağası olduğunu
anladığımız Pedro Paramo’nun köylülere nasıl zulmederek toprakları kendi
toprakları haline getirdiğini, toprak ağası-kilise ikilisinin ilişkisini bolca
anlatarak iktidar ilişkilerini nasıl ustaca aktardığını görebilirsiniz. Tabi
bunları yaparken çürümüş aile ilişkilerini aktarmayı da ihmal etmez. Bunları
yüz otuz sayfada anlatmayı başarmış bir kitap olarak karşımıza dikilen “Pedro
Paramo” okunmayı fazlasıyla hak eden bir kitap.
Herkese iyi okumalar.
Ozan Şen