bütün bu saçma hayatı
kendimi acındırmak için
anlattığımı sanmayın
acımam ben kendime
sadece
yakınlaştırmayı isterim
varlığımı sizinkine
canciğer olmayı
nedenini bilemem
isterim işte tuhaf bir erkek nasıldır
bilin isterim”
kendimi acındırmak için
anlattığımı sanmayın
acımam ben kendime
sadece
yakınlaştırmayı isterim
varlığımı sizinkine
canciğer olmayı
nedenini bilemem
isterim işte tuhaf bir erkek nasıldır
bilin isterim”
diyor Leylâ Erbil Tuhaf Bir Erkek kitabında. Sonra da anlatıyor org çalan sevgili tuhaf erkeği… Evlendikten sonra kendini bulmacaya veren, orgunu bile yatağın altına gömen, sevişmek için bile şart koşan erkeği. Düşlerinin zeminini ölümün yeşillendirdiği sevda anlatıyor sevgilisi ve eşi bünyamin’i. Aslında Hurşit, Zurşid, Mümin ve Bünyamin’i kullanarak tuhaf bir erkeğin evrelerini anlatıyor. Nasıl değiştiğini anlatıyor, memleketin gorgo felaketiyle nasıl altüst olduğunu anlatıyor, gorgo'ların birbirinden farkı olmadığını anlatıyor. Kitaplarında hâlâ politik söylemlerden kaçınmadan yazan birkaç yazardan biri olan Leylâ Erbil, bu kitabında diğer kitaplarına kıyasla daha az gönderme yapsa da deyim yerindeyse on ikiden vuruyor ve tuhaf olanın bambaşka bir şey olduğunu gösteriyor okuruna. Hayır, tuhaf bir erkek bir metafor değil. Ama daha kitabın başında anlatacağını söylediği o erkeği, kitabın ortalarına doğru anca anlatmaya başlıyor. Bu da bir tesadüf değil. Tuhaf bir erkeği anlatması için anlatması gereken çok şey var. Okuyucunun çekip alması gereken izler tüm bahsettikleri. Kazıyıp düşünmemiz gereken şeyler. Gorgo'ların unutmamızı istediği, bizimse unutmadığımızı sanıp çoktan kapattığımız konular. Bizi tuhaflaştıran her şey.
Leylâ Erbil okuyan herkesin önce
bahsetmek istediği şey yazarın dilidir. Kendisiyle tanışma şerefine nail olmuş
biri olarak ne konuşurken ne de yazarken kullandığı dili övmek bana düşmez. Bu
dilin güçlülüğünün nereden geldiğini anlamak için Erbil’in bir röportajından
alıntı yapmak gerekir:
“1954-55 yılları olmalı. Taksime doğru ilerliyoruz. Galatasaray Lisesi
önlerindeyiz ve Onat’la yan yana düşmüşüz, Türk edebiyatını nasıl
yenileştireceğimizi tartışıyoruz. Ben, insanları anlatmakta yetersiz kalan bu
dili, bu kalıpları değiştireceğimi söylüyorum.”
Yine bir röportajında "Sizden tuhaf bir erkeğin tanımını yapmanızı istesek ne derdiniz?" sorusuna "duygusal zekası yüksek, içi çürük bir adama da benziyor, şaşkın biraz, zavallı gibi, tüm insanlara benzer demonik, aciz, korkak, elinden tutulması gerekenlerden belki" yanıtını veren Leylâ Erbil'in bu kitabını okumak yeterli tuhaf bir erkeğin ne olduğunu anlamak için. Tuhaf Türkiye'ye dair geride kalan aşkları, dostlukları, "unsur"ları, despotlukları görmek için.
İçinde büyük harf bile bulamayacağınız bu kitabı süsleyen ve aynı
zamanda kitabın ithaf edildiği Komet’in resimlerini incelemek de ayrı bir deneyim
katacak yolculuğunuza. Hâsılıkelam, her gün yeni bir acıklı olayın yaşandığı,
şaşırtıcı akıl dışı açıklamaların yapıldığı ülkemizde dokunulması, okunması,
seyredilmesi gereken sayfaların sahibidir Leylâ Erbil. Ziyaret edilmesi
gerekir.
"üstelik
allah'ın içine gizlenerek
konuşuyor
o yüzden
bu yeni gorgo zamanında
kimse kimseyle
doya doya sevişemiyor
konuşamıyor örüşemiyor"
Ümran Kio