Rainer Maria Rilke etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Rainer Maria Rilke etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Temmuz 2012 Pazar

Varlık, insan ve görevlerine dair bir başyapıt

20. yüzyılın en derin şairiyle, mükemmelliyetçi tutumuyla Rimbaud, Valery, Rilke ve Nietzsche'den çeviriler yapan Can Alkor'un buluşması var bu ağıtlarda. Sayfaların solunda Almancası, sağında Türkçesi karşılıyor sizleri. Okurken "bu şiir değil, bazen masal bazen de şarkı oluyor" demeniz mümkün. Rainer Maria Rilke'nin başyapıtı: Duino Ağıtları.

Toplan on yılda (1912-1922) yazılan Duino Ağıtları, Rilke'nin varlık, insanın dünya üzerindeki konumu ve görevleri hakkındaki son sözleri belki de vasiyeti niteliğinde. Kitabın açılışında Mallarmé'nin şu sözlerinin yazılı olduğu bir sayfa karşılıyor sizleri: "Tout, au monde, existe pour aboutir a un livre.". Yani; "Her şey sonunda bir kitaba varmak içindir."

"Oysa ancak içimize dönüştürdüğümüz an
Belli eder kendisini en görünür mutluluk."

"Kim savar,
Kim tutardı içinde aslının ırmaklarını?
Ah sakıntı yoktu uyuyan için; uyurken,
Ama düş görürken, ama hummada: Nasıl bırakırdı kendini."


Toplam on ağıt var Rilke'nin bu eserinde. Her birinde ayrı bir yakarış, ayrı bir felsefe var. An geliyor, derin derin düşünmeye başlarken bir sözle karşılaşıyorsunuz, o söz sizi "okurken mola vermeye" götürüyor:

"Bizler görünmezin arılarıyız."

Ruhuna Kitap'ta Rilke'nin üç şaheserini tanıtmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Lütfen siz de Rilke'nin bu üç şaheserini okuyup, haklı bir gurur yaşayınız.

Yağız Gönüler
twitter.com/YagizGonuler

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Mistik bir iç dünya keşfetmek isteyenlere

Rilke'nin daha önce "Dua Saatleri Kitabı"nı tanıtmış ve "Şarkı gibi, roman gibi şiirler" barındırdığını belirtmiştim. "Orpheus'a Soneler", çok kısa bir süre içinde yazılmış ve hepsi bir bütün oluşturan şiirlerden meydana geliyor. Okurken Rilke'nin iç dünyasında misafirlik ederken aynı zamanda onun mistik duygularını da tanımış oluyorsunuz.

Yüksel Özoğuz'un yine kitabı ve şairi eksiksiz anlattığı bir giriş yazısından sonra Rilke'nin mistik dünyası kapılarını sizlere açıyor. Sonrasında yine bir şarkı dinler gibi, coşkulu bir seslenişe sahip şiirler arasında yüzüyorsunuz.

"Biz sözcüklerle ya da işaret ederek parmağımızla
El koyarız dünyaya yavaşça,
Belki de en zayıf ve en tehlikeli yanıyla."


Zaman zaman ta o devirlerden modernleşmeye karşı da bir gizli öfkesi vardır Rilke'nin:

"Bak makineye:
Nasıl da gayretli, intikam alıyor,
Biçimsizleştiriyor bizi, zayıflatıyor.

Gücünü aslında bizden alıyor
O tutku nedir bilmeyen
Çalışsın ve hizmet etsin sadece."


Kitap hakkındaki en güzel ve genel yorumu da, çeviren Yüksel Özoğuz'a bırakayım:

"Rilke "Orpheus'a Soneler"i, kısa süre tanıdığı, çok genç yaşta ölen güzel bir dansçı genç kıza ithaf eder. Onu bir anlamda Orpheus'un genç yaşta ölen karısı Eurydike ile özdeşleştirir. Ölümün en çarpıcı biçimi hiç şüphesiz güzel ve genç bir kızın ölümüdür. Orpheus ise şarkıları ile herkesi büyüleyen, insanları olduğu kadar, canlı ve cansız doğayı da buyruğu altına alan efsanevi kişilikteki şarkıcıdır; burada ise şairdir, sanatçıdır, yaratıcıdır ve hatta Tanrı'dır."

Kimi zaman okuyucunun kendine seslenişler bulabileceği, kimi zaman bir türkü gibi mırıldanmak isteyeceği, kimi zaman da bir kenara yazıp şaşkınca bakabileceği dizeleri özenle sunuyor Rilke. Okuyunuz ve kendinizi dinlendiriniz.

Yağız Gönüler
twitter.com/YagizGonuler

1 Temmuz 2012 Pazar

Şarkı gibi, roman gibi şiirler okumak isteyenlere

Rainer Maria Rilke; hüznün, roman gibi şiirin, derinliklerin şairi. 1898'de Rusya seyahatinden hemen sonra 23 yaşındayken bu kitabı yazmaya başlıyor. Kitap 1905 yılında yayınlanıyor. Türkçe'ye "Dua Saatleri Kitabı" adıyla, 2008 yılında çeviriliyor. "Şiir varlığın kendisidir" diyen Rilke, şiirlerini bazen bir şarkı gibi, bazen de kısa bir roman gibi sunuyor okuyucusuna. Zaten Stefan Zweig, Rilke'nin ölümünden sonra yaptığı veda konuşmasında şöyle demiş: "Bir müzikle geldi Rilke, müziği gidişinden sonra da kalacak.". Hiç şüphesiz ki kaldı, kalmaya da devam edecek.

"Tamamlanmaz hiçbir şey, ben bakmadan,
durur tüm oluşumlar kıpırdamadan."

"Seviyorum benliğimin karanlık saatlerini,
içinde duyularımın derinleşip gittiği;
bulunur orda eski mektuplardaki gibi
günlük yaşamının yaşanıp bitmiş bir hikayesi,
Uzaklaşılmış ve aşılmış bir efsane gibi."


Kitabı Türkçeye kazandıran Yüksel Özoğuz, muazzam da bir giriş yazısı eklemiş. Bu yazıda Rilke'nin hayatını, şiire yaklaşımını, nasıl bir karaktere sahip olduğunu, gezgin ruhunda ona en çok etki eden şeyleri ve aşklarını bulabilirsiniz. Hiç şüphe yok ki bu kitabın ardından Rilke'nin diğer şiir kitapları; "Orpheus'a Soneler" ve "Duino Ağıtları"nı da okumak isteyeceksiniz. Ancak dün yaptığım YKY ziyaretinden sonra duydum ki, "Dua Saatleri Kitabı" dışındaki Rilke kitaplarının baskısı şu anda yok. Yaptığım kısa bir internet araştırması, Cem Yayınevi'nin Rilke'nin bazı şiirlerini bastığını gösterdi. Bilgilerinize.

"İlk defa yalnız kaldım seninle,
sen, duygularım.
Sen bir genç kız gibisin."

"Baba bizim için değil mi geçmişte kalan biri;

geçmiş yıllar, gitgide bize yabancılaşan
eskimiş tavırlar, modası geçmiş giyim,
buruşmuş eller ve rengi uçmuş saçlar?
Aslında kendi zamanı için o bir kahraman,
bir yaprak o, biz büyüyünce kopan."


Çok kısa bir son yapmak istiyorum; ruhunuz için, Rilke okuyunuz.

Yağız Gönüler
twitter.com/YagizGonuler