Bir kısmı Diriliş dergisinde de yayınlanmıştı
Feridüddin-i Attar'ın Pendnâme'si birçok kereler Türkçe'ye hem nesir, hem de nazım olarak tercüme edilmiş. Eser sadece tercüme edildiği devre hitap etmekle kalmamış, yazıldığı zamandan itibaren her devirde en çok okunan, 19. yüzyıllarda matbaanın devreye girmesiyle de en çok basılan eserler arasında yer almış. Dolayısıyla Osmanlı toplumunun zihniyet ve ahlakını şekillendiren eserlerden biri olmuş. Türkçe'ye nazmen çevrilen bir Pendnâme, geçtiğimiz aylarda Büyüyen Ay Yayınları tarafından basıldı. Tercümenin kime ait olduğu konusunda çeşitli görüşler bulunuyor. Eserin farklı nüshalarında mütercim mahlasının geçtiği beyitler bazen Emre, bazen Emri olmak üzere 2 farklı şekilde yazılmış. Yayınevi de kitaba, en çok zikredilen ve daha sahih bulunan Emre'yi esas almış.
Kitabın daha önce bir bölümünün çevirisi, Diriliş dergisinin 4. döneminin 54. sayısında yayınlanır. Daha sonra Azmi Bilgin de bu tercümeyi yayınlar. Büyüyen Ay Yayınları'nın hazırladığı kitap ise Süleymaniye, Beyazıt Devlet Kütüphanesi ve Millet Kütüphanesindeki nüshalar karşılaştırılarak hazırlanmış. Hem orjinal nüshası hem çeviri metin hem de günümüz Türkçesi'yle hazırlanan kitap, nasihat duymaktan ve nasihat tutmaktan uzak kalan günümüz insanının kulağına insanlığın demirbaş erdemlerini fısıldıyor.
Nefsi devekuşuna benzetiyor
Feridüddin-i Attar'ın kitapta nefsle alakalı söyledikleri zaman zaman ne olduğu ile alakalı kendimle konuşmalarımda bir türlü isimlendiremediğim nefse bakışıma yeni bir soluk bahşetti. Nefsin, hevasının peşinden koşmakta hiç bir şeyle kıyaslanamayacak kadar benzersiz bir durumda olduğu hepimizin malumudur. Onun bu halinin değişmesi bir kaç hamleyle hemencek halledilebilecek bir şey değildir. Çünkü bulunduğu hal üzere kalmakta ve hatta ne kötü derekelere inmekte öyle inatçıdır ki nefs, Attar onu deve kuşuna benzetir.
“Hırs ile dünyaya düşkünlük gösterenlerden kuşkusuz ki Allah hoşnut değildir. İnatçı nefis deve kuşuna benzer. Ne de uçar, ne de yük taşır o hayırsız.” beytini okuyunca, evet dedim, nefs işte bu. Deve kuşu gibi sürekli yükten kaçar nefs ve müsriftir, ömür bağının meyvelerini saçar savurur. Tevilleri ve teşvişleri ile insanı ayartmakta gayet mahir olan nefs, bu cevvalliğini Hakk'a ibadet, halka hizmet mevzubahis olunca unutur ve ağır, yerinden oynatılması güç bir kaya gibi durur. Nefsinin bu halini tam tersine döndüren insanlardır ki, onlardır arif olarak, veli olarak andıklarımız.
Zât-ı şahaneleri de bir arif, bir veli olan Feridüd'din-i Attâr Hazretleri de nefsin bu adi tuzaklarını iyi bilenlerdendir. Pendnâme'de ve yazdığı diğer eserlerde hep, müminin nefsini Müslüman etmesi için yol göstermiş ve manevi bir yola intisab etmesini sâlık vermiştir. Zira Hazreti Mevlânâ'nın ifadesiyle 'bir keser, başka bir keser olmadan kendi sapını nasıl yontabilir?'. Kitaplar her ne kadar meşayıhın tavsiyelerini ve sohbetlerini ihtiva etse de, kişiyi nefs merhalelerinde ilerletmeye kâfi değildir. Kişinin kitaplardan öğrendiği malumat, bir ariften adab talim etmeyenler için yeni bir perde, yeni bir engel olur. Ne yazık ki böylesi bir çok insana rastlamaktayız.
Ferid'üddin-i Attar'ın Pendnâme'si bendenizin sağdan soldan, bölük pörçük duyduklarımı tam olarak ve kaynağından alarak okuyucuya sunuyor. Peygamber Efendimiz kişinin nefsiyle mücadelesinin en büyük cihad olduğunu buyurmuştu kocaman bir harbin dönüş yolunda. Attar da Efendimiz Aleyhisselam'ın bu emri uyarınca nasihatlerini sıralarken, nefsin hilelerine karşı agah olmanın altını önemle çiziyor. Bir velinin nasihatlerine kulak vermek isteyen her kişinin bu kitaba mutlaka başvurması gerekiyor.
Bu mühim eseri yeniden milletimizle buluşturan Büyüyenay Yayınları da büyük bir teşekkürü hakediyor.
Ahmed Öztürk
(Dunyabizim, 12.06.2015)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder