17 Aralık 2012 Pazartesi

Peşinden gidecek bir amacı olanlara

Jonathan Safran Foer’in “Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın” romanı beni tek kelimeyle “çarptı”. Gerek çığır açan yazı tekniği, gerek çevirisi okura unutulmaz bir deneyim yaşatıyor.

Oskar Schellözel” bir çocuk. Babası gibi gülüyor, konuşuyor, akıl yürütüyor; babasının yaşayan en büyük hayranı. Yaşının küçük olmasını önemsemeden babasının ardından bulduğu bir anahtarın hangi kilidi açtığının peşine düşüyor. Hem de New York gibi bir şehirde…

11 Eylül saldırılarında babasını kaybeden, annesi ve babannesiyle hayata devam etmeye çalışan saplantılı bir ruh hali içindedir Oskar. Takıntıları ve alışkanlıkları vardır. Toplu taşıma araçlarına binemez örneğin. Zekâ oyunlarına karşı büyük bir ilgisi vardır. Küfretmesi yasak olduğu için kelimelerin fonetik kullanımıyla oynar ve “Goethe’mi ye, dalyanak!” der.

Oskar hazır cevaptır, kurnazdır, üzüldüğünde vücudunu morartır, pek arkadaşı yoktur, kavgayı sevmez. Babasının trajik gidişinden sonra bir vazodan çıkan anahtarın, hangi kilidi açtığını öğrenmek aynı zamanda, babasının nasıl öldüğünü de aydınlatmasını sağlayacaktır. Bunun peşinden gider.

Foer, büyük bir romancı. Gerçek bir labirent dahisi. Kitabı okumaya başladıktan sonra harikulâde cümlelerle okuru Oskar’ın peşinden sürüklüyor. Kitabın Oskar’ın gözünden görsellerle süslenmesi ise çarpıcı özellikler taşıyor.

Bu kitap özellikle “peşinden gidecek bir amacı olan” ruhlara çok; ama çok iyi gelecektir. Mutlaka edinin.

Tuna Bahar
twitter.com/tuna_bahar

1 yorum:

  1. kitap çok iyi cidden ama sinema uyarlaması da hiç fena değil, onu da tavsiye ediyorum :)

    YanıtlaSil