Her şey insana, olduğu gibi
Görünürdü: Sonsuz.”
- William Blake
Gördüğümüz şeyler gerçekten var olan şeyler mi, yoksa bizim
algıladıklarımızdan mı ibaret her şey? Eğer her şey bizim algımıza bağlıysa
algı kapılarımızın sınırları nerede başlar, nerede biter? Aldous Huxley bu
soruyu meskalin isimli bir
uyuşturucunun kobayı olarak yanıtlıyor. Meskalini aldıktan sonra yaşadığı
tecrübeyi o zaman dilimi içinde yapılan ses kaydından da faydalanarak
okuyucularına aktarıyor. Gördüğü şeylerin ne kadar çarpıcı olduklarını,
sandalyenin ayağının, pantolonunun kıvrımının o an bütün insan ilişkilerinden
ve hırslardan daha önemli olduğunu anlatıyor. Öyle ki insanın algısı o denli
açık olsa gözünün önündeki şeylerin güzelliğinden dehşete kapılacağını ve
hayatına devam etmek için gerekli ilişkilerini yürütemeyeceğini iddia ediyor. Bu
iddiasını da deney sırasında götürüldüğü yerde baktığı kitaplar ve resimlerle
ilgili algısının gösterdikleriyle destekliyor. Böyle ilginç bir deneye şahit
olmak bir yana algının sandığımızdan da dar olduğunu ama mistik veya kimyasal
yollarla ötesine geçmenin mümkün olduğunu da anlatıyor yazar. Büyük bilince dönüşün sınırlarımız dahilinde olabileceğinden bahsediyor.
Kitabın ikinci
kısmı olan “Cennet ve Cehennem” bölümünde çok basit bir soru sorarak başlıyor
Huxley: “Neden bütün cennetler mücevherlerle doludur?” Düşündüğümüz zaman
Hristiyanlık ve İslamiyet başta olmak üzere tüm cennetlerde değerli taşların
bulunduğu, hatta oradaki herhangi bir taşın buradaki her türlü taştan daha
değerli olduğu söylenir. Bunun nedeni algı kapılarımızın ışıkla açılması. Işık ve
parıltı insan zihni için öteki dünyaya geçişin bir yolu. Bu nedenle bir dönem
hipnoz da parıltılı taşlarla yapılmıştır. Hatta bir dönem ışıltılı havai fişek
gösterileriyle milletlerin bilinçaltına fikirler kazınmaya bile çalışılmıştır. Aslında
tiyatrodaki ışık kullanımının nedeni de bu “öteki dünya” eğiliminden başka bir
şey değildir. İster mistik düşüncelere inanın, ister inanmayın sadece birkaç saniye şunu düşünün: "Her dinde ölümden sonra bir öteki dünya fikrinin olması sadece bir tesadüf olabilir mi?"
Bilimle ve
edebiyatla iç içe yetişmiş Aldous Huxley’nin Algı Kapıları kitabı sadece naçizane
bir önerim değil, insan zihnini görmek, mistik düşüncelerin özündekini anlamak
için hayatınızın bir döneminde muhakkak zaman ayırmanız gereken bir kitap.
Ümran Kio
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder