Tipik bir
bildungsroman (çocukluk-gençlik-erişkinlik) kahramanının uyumsuz, doyumsuz ve
araştırıcı kişisinin içinde bulunduğu gerçekleri ve yaşamı sorgular James Joyce
“Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi”nde. Bir bireyin oluşum ve gelişimini
çocukluğundan başlayarak anlatır. Bebekliği ile ilgili bulanık anılardan yola
çıkar, İrlanda’daki Katolik eğitim süzgecinden geçişini, bir birey olarak
bağımsızlığını kazanma mücadelesi izler ve sonunda bir sanatçı olarak kimliğini
oluşturma sürecine şahit oluruz. Hikâye Joyce’un gelişimine koşuttur ama
otobiyografi olmaktan kurtulmuştur. Bireysel ve sanatsal gelişimin özgün bir
öyküsüdür. Sanatçılığı oluşturan koşulları buluruz.
Kahramanımız Stephen bir farklılık, uzakta kalma ve
katılamama halindedir. Zihninin hep kozmosa yönelen tuhaf bir arayışı vardır.
Stephan’daki bu durum Joyce’da da yerelden evrensele varan bir tutum
halindedir.
“Yavaş ve karanlık
olur ruhun doğuşu, bedenin doğuşundan daha gizemlidir.”
“Canım saçmalamak
istiyor ve bunu engellemeye hiç de niyetim yok!”
Bilinçakışı yönteminin retorik olarak uygulandığı ilk
metindir. Olaylar Stephen’ın hatırladığı sırayla verilir. Bebeklik, aile
ilişkileri, okul yılları, din kaygıları, ilk cinsellik, ilk aşk, sanatçılık,
yaratıcılık dürtüleri ve yazar olma kararı...
Dublin ve İrlanda papaz boyunduruğu bir sanatçıya yaşama
olanağı tanımaz. Özgür düşünceye baskı vardır. Stephen’ın sürgünlüğü seçeneksiz
bir tercihtir. “Gitmem gerekiyor.”.
Hayat ve sanat tarzını bulmak için gitmesi gerekmektedir. Yaşama farklı bakış,
çevresini herkesten farklı algılayış, farklı davranış ve seçimler, yalnız
başınalık, sanatçı-yazar kişiliği daha çocukluk yaşlarda kendini gösterir.
Joyce da hayat gibi sapmalı bir yazı tekniğine sahiptir.
Aşırı gerçekçi olma isteğindedir. Romanı toplumsal töre ve yaşamın aynası
olmaktan çıkarır. Kopuk, bitmeyen, devrik cümlelere ve kutsal kitaptan
alıntılara sıkça yer verir. Katolik kilisesine, papazların devlet yönetimindeki
etkisine ve dil baskısına bolca eleştiri getirir. Özgürleşme isteği metnin
baskın öğesidir.
“Hata yapmaktan
korkmuyorum!”
Hata yapmaktan korkmuyorsanız, Dublin sokaklarının
kahverengi melankolisinde dolaşmalısınız.
Ahu Akkaya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder