Fikret karanlıklar
içinde bir nur görüp halkı o nura doğru götürmeye çalışırken siz nerelerde
idiniz?”
Demiş Mustafa Kemal onun hakkında. Kendisiyle
tanışamasa da bütün eserlerini okumuş olduğunu söyleyen Atatürk, “Efendiler!
Zaten parmakla gösterilecek kadar az olan büyük adamlarımızı küçültmeye
kalkışmayalım.” diye de eklemiş. Sahiden de sadece iyi bir şair değil, aynı
zamanda eşine az rastlanır bir adammış Tevfik Fikret. Öğretmen maaşları
kesintiye uğradı diye Galatasaray Lisesi müdürlüğünden istifa eden, oğlunun
mürebbiyesine karşı büyük bir hayranlık ve sevgi duysa da karısına olan
sadakatinden ödün vermeyen, yalnızca ona şiir yazmakla yetinen, zulmün
karşısında, hiçbir gruba ait olmadan tek başına özgürlük mücadelesi veren bir
şairmiş.
Hıfzı Topuz’un Elbet Sabah Olacaktır kitabını okuyana
kadar bu kadar saygıdeğer bir şairimiz olduğunu bilmiyordum. Elbette ki daha
önce Tevfik Fikret şiiri okumuş, kelimelerinden beslenmiştim fakat sansüre
karşı olan mücadelede en önde yer alan, yalan ve haksızlığın olduğu yerde
karşısındaki kim olursa olsun tepkisini esirgemeyen, meşrutiyet ilan edildikten
sonra herkes İttihatçıları alkışlarken, Padişahın zulmünün bitmesine sevinmesine
rağmen İttihatçıların iktidarda nasıl baskıcı bir hale bürüneceklerini
öngörebilen bir şair olduğunu bilmiyordum. Atalarının Sakız Adası’ndaki katliam
sonrası İstanbul’a getirilerek bir Türk ailesi tarafından yetiştirildiğini de...
Şiir okumak insanın ruhunu besler, evet. Ama bu besin kaynağının içindekileri özümseyebilmek için dizelerin nasıl bir düzen içinde akıtıldığını bilmek gerekir. Ancak o zaman insan o şairle bir olabilir, kullandığı noktalama işaretlerinin bile neden orada olduğunu anlayabilir. Şair aracılığıyla da dönemin sosyolojik analizini yapabilir.
Tevfik Fikret’i ister, ister sevmeyin; eğer II. Abdülhamit döneminde halkın durumunu, aydınların bu baskıcı yönetimde yerini ve II. Meşrutiyet sonrasında değişen güçleri, gazete ve dergilerin sansürle nasıl savaştıklarını merak ediyorsanız, Elbet Sabah Olacaktır kitabını okumanız gerekenler listesine ekleyin derim. Sonra belki hep birlikte o zamanlarla bugünler arasındaki benzerlikleri görüp bu savaşı vermiş şairlerden, yazarlardan feyz alma vaktinin geldiğini fark ederiz.
Elbet aydınlık olacaktır günlerimiz.
Şiir okumak insanın ruhunu besler, evet. Ama bu besin kaynağının içindekileri özümseyebilmek için dizelerin nasıl bir düzen içinde akıtıldığını bilmek gerekir. Ancak o zaman insan o şairle bir olabilir, kullandığı noktalama işaretlerinin bile neden orada olduğunu anlayabilir. Şair aracılığıyla da dönemin sosyolojik analizini yapabilir.
Tevfik Fikret’i ister, ister sevmeyin; eğer II. Abdülhamit döneminde halkın durumunu, aydınların bu baskıcı yönetimde yerini ve II. Meşrutiyet sonrasında değişen güçleri, gazete ve dergilerin sansürle nasıl savaştıklarını merak ediyorsanız, Elbet Sabah Olacaktır kitabını okumanız gerekenler listesine ekleyin derim. Sonra belki hep birlikte o zamanlarla bugünler arasındaki benzerlikleri görüp bu savaşı vermiş şairlerden, yazarlardan feyz alma vaktinin geldiğini fark ederiz.
Elbet aydınlık olacaktır günlerimiz.
Ümran Kio