Zanib Mian’ın kaleme aldığı Planet Ömer, sevenlerinin ilgiyle takip ettiği, maceraları merakla beklenen bir kahraman oldu bile. Serinin dördüncü kitabı Planet Ömer: Okulun Yeni Kahramanı, Gülce Çocuk tarafından okuyucuyla buluştu. Gerçekten evrensel bir anlatıcı olan Mian’ın kurguladığı hikâyedeki sonraki sahneleri hep merak ediyorsunuz. Kitap; Ömer’in ‘her zaman bir planım vardır’, ‘insanlara yardım etmek çok hoşuma gider’, ‘bazı durumlarda en kötü şeyleri yapabiliyorum’, ‘genelde kendi kendimi soktuğum güç durumların içinden çıkabiliyorum, yani en sonunda’ ikaz cümleleriyle başlıyor. Bu tümceler, aslında kahramanımızın karakterinin yansımaları. Ömer’e; Charlie, Daniel, Mr. McLeary, Ellie, Sarah, Jayden, Adam eşlik ediyor.
Macera okulun kapılarıyla açılıyor, bir sınıfta başlıyor. Öğrencilik yıllarından bilinir, hemen herkes az biraz kuralların dışına çıkmıştır. Yazar, tam da burada genç okurlara, doğru ve açık sözlülüğün erdemini, okulda ve sosyal alanlara kurallara uygun yaşamanın gerekliliğini, arkadaşlık ilişkilerinin önemini, fedakarlığın değerini çocukların anlayacağı, onların idrak edebileceği bir üslupla anlatıyor. Ayrıca bunu yaparken de çok ciddi meseleleri çocukların yaşına ve diline uygun bir mizah anlayışıyla gerçekleştiriyor.
Beklenmedik hadiselerden sonra yaşananlar kahramanımızı kendini ifade etmesini biraz zorlaştırıyor. Kitabın ağzıyla söylersek şöyle bir akış söz konusu: “Öğretmenlerimin hepsi, benim sürekli bir çocuğa dönüştüğümü düşünüyordu. Öğretmenler odasındaki konuşmaları hayal edebiliyordum: Hayali öğretmen 1: Şu Ömer’e neler oluyor bugünlerde böyle? Hayali öğretmen 2: Ondan hiç beklenilmeyecek hareketler yapıyor. Hayali öğretmen 3: Bana sorarsanız tam bir sorun mıknatısı.”
Ömer’in başına gelenleri ailesiyle paylaşması da çok güzel bir alışkanlık. Farkındalıkla alakalı ne yapması gerektiğini soran Ömer’le annesi arasında geçen şu diyalog çok incelikli olmuş: “Annem bir süre düşündükten sonra, ‘Sana bulutlara bakmanı söylediğim zamanları hatırlıyor musun?’ dedi. ‘Birkaç dakika boyunca o pamuk şeker gibi bulutları, rüzgârın bu bulutları hareket ettirişini seyrederek kendimizi kaybetmiştik. Bulutlar bile bu kadar harika görünüyorken Allah’ın ne kadar görkemli olabileceğini düşünmüştük. İşte bu, bir ânıdır. Böyle anlarda her şey eriyip gider ve biz, yalnızca o an baktığımız şeyde olup bitenleri düşünürüz. O ânın farkına varabilmek için gözlerimizi kullanırız. Daha da farkında olabilmek için diğer duyularımızı da kullanırız ya da nefesimizi fark edip, hava akciğerlerimize girip çıkarken nefeslerimizi sayabiliriz.”
Özetle Kyan Cheng’in çizgileriyle şekillenen sayfalarda sınıf içi bir olayda Ömer’in nasıl bir kahramana dönüştüğünü okuyoruz. O zaman biz de yazarın ithafıyla yazıyı sonlandıralım: "Yaşamın iniş çıkışları boyunca içlerindeki iyiliği koruyabilen tüm çocuklara…"
Sevim Şentürk