Onüç Günün Mektupları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Onüç Günün Mektupları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Mart 2013 Cuma

Bir şairin aşkına tanıklık etmek isteyenlere

"Seviyor musun mektuplarımı? Ben seni çok seviyorum."

Cemal Süreya, Türk şiirinin güçlü ve aşık sesi, ciddi bir ameliyat için hastaneye yatan eşi Zuhal Tekkanat’a hastanede kaldığı 13 gün boyunca her gün bir mektup yazmış. 12-24 Temmuz 1972 tarihlerinde kaleme alınan bu 13 mektup Cemal Süreya’nın ölümünden kısa bir süre sonra bizzat Zuhal Tekkanat tarafından kitaplaştırılması için Erdal Öz’e iletilmiş.

“Aklımda hep sen vardın. Geçen seferki ameliyatı anımsadım. Sen ameliyat olurken ben ne yapacağımı bilmiyor, bir yandan da birkaç kuruş elimize geçer diye oturmuş “Goriot Baba” çevirisine bir iki sayfa eklemeye çalışıyordum. O hastane çıkış gününü hiç unutamıyorum. Derin bir çizgi çekmiş belleğime. Paramız yoktu. Cem yayınevinden 1000 lira alacağımız vardı ve yayınevi, çok önceden haber vermiş olduğum halde, bu parayı gününde ödememişti, ya da ödeyememişti. Sonuçta o gün seni bir taksiye bile bindirememiştim. Yürüye yürüye Şişli’ye inmiş, ordan Karaköy dolmuşuna, Karaköy’den de vapura binmiştik. Ne günlerdi onlar. Bizim sevdamız böyle günlerden de geçmiştir. Ama biz o günleri de çok severiz, değil mi? Yaşadığımız günlerdir, birbirimizi tanıdığımız günlerdir. İyi, kötü günler geçirdik. Çoğunca da iyi günler. Öperim o günleri.”

Cemal Süreya'nın Zuhal Tekkanat’a duyduğu aşk, derin bağlılık ve ötesindeki o eşsiz muhabbet her mektupta, her satırda kendini hissettiriyor.

Şairin mektuplarına sinen bu aşkın ve evliliğin başlangıcı da ziyadesiyle ilginçtir. Cemal Süreya, 1967 yılında, Zuhal Tekkanat’la Türk Edebiyatçılar Birliği Lokali’nin açılışında üçüncü kez karşılaştığında çevresini saran kalabalıktan sıyrılır ve Tekkanat’ın yanına gider: “Madam ya da Matmazel çok güzelsiniz, benimle evlenir misiniz?” der. Tekkanat, kendisiyle alay edildiğini düşünür, öte yandan çok da heyecanlanır. Ancak bu şekilde yapılan bir teklifin inandırıcı olmadığını ima etmek amacıyla, “Yeri geldiğinde düşünürüm.” diye yanıtlar. 1972 yılının Temmuz ayında evlilerdir ve Cemal Süreya bir mektubunda şöyle yazmaktadır:

“Her şeyimi sana borçluyum. Sana rastladığım sıralar yıkıntılıydım. Sen onardın beni. Tuttun elimden kaldırdın. Ben de ekmek gibi öptüm alnıma koydum seni, kutsadım. Sana rastladığımda susuzdum, yalnızdım, bir çırpıda içtim gözlerini.”

Cemal Süreya, hastanede Zuhal Tekkanat’ın yanında olmadığında yaptıklarını anlatıyor uzun uzun; gittiği yerleri, yazdıklarını, yazmayı planladıklarını... Hayaller kuruyor, bir kız çocukları olmasını düşlüyor. İsmini bile hazır ettiği kızlarından bahsediyor mektuplarında sık sık. Ve hayattan, şiirden, aşktan dem vuruyor her cümlesinde.

“Anlamalısın beni, birtakım büyük şeylerin peşindeyim. Bazı iddialarım var, onları gerçekleştirmek istiyorum. Bunun dışında çok şeye niyetim de, vaktim de olmuyor. Bu konuda işte, asıl bu konuda anlamalısın beni. Hiçbir yönden kuşkulanmamalısın benden. Ben ki sana senin şahdamarından daha yakınım, nasıl kuşkulanırsın benden? Destekle beni ( zaten hep desteklemişsindir) bak neler yapıyoruz. Nelerden ne sular akıtıyoruz.”

“Tükenmez kalemin mürekkebi bitti. Dolmakalemle devam ediyorum. Bu mürekkebi seviyorum. Senin göz rengini, başka bir açıdan çağrıştırır bir yanı var galiba. Bu mürekkeple de yineleyeyim gerçeği: Seviliyorsunuz, madam. Madam, Oklohoma’ya gitmek isterim sizinle. Şikago’da kalabalık bir caddede yürümek isterim.”

Onüç Günün Mektupları, bir şairin aşkına tanıklık etmek isteyenlere iyi gelecek bir kitap.

"Pir Sultan’a girdim. Birbuçuk ay içinde bu araştırmayı bitirmem gerek. İşin üstesinden gelebilirsem güzel bir çalışma ürünü çıkacak ortaya. Madam Bovary’nin parasıyla televizyon, Pir Sultan’ın parasıyla çamaşır makinesi alacağım sana. İkisinin bedeli ikisini almaya yetecek. Seni yaşatacağım. Dalım, çiçeğim. Günlerimiz daha iyi olacak. Çünkü Necati Cumalı’nın dediği gibi, "Yaşar iyi ve güzel olan."

*Cemal Süreya’nın Onüç Günün Mektupları kitabının YKY baskısında 13 mektubun yanısıra şairin Zuhal Tekkanat’a yazdığı birkaç mektup daha yer alıyor.

Merve Uzun
twitter.com/merveuzun