XX. yüzyılın en bunalımlı, yalnız ve elbette unutulmaz yazarı Cesare Pavese. Bir arkadaşım, Pavese'nin bütün şiirlerini barındıran kitabını hediye ettiğinde "okurken dikkat etmek lazım" demişti. Daha ilk sayfada bunu anlamış ve sonrasında romanlarını da merak etmiştim. "Güzel Yaz", yazarın Torino'da bir otel odasında uyku hapı içerek intihar etmesinden kısa bir süre önce tek isim altında topladığı üç romanından biri. Diğerleri "Tepelerdeki Şeytan" ve "Yalnız Kadınlar Arasında". İkincisi size pek tanıdık gelmeli zira yazar arkadaşım Ümran Kio geçtiğimiz günlerde bu kitabı sizlere önermişti.
İsimlerini sürekli aklınızda tutabileceğiniz, karakterlerini öğrenmeye çabalarken gençlik gizemlerine kapılabileceğiniz güzellikler barındırıyor "Güzel Yaz". Kırsal yaşamdan kent yaşamına geçiş ve bu süreçte gençlerin yaşadıkları dejenerasyon, makul miktarda zihnimize işliyor.
"Canı sıkılanın suçu kendindedir."
Birbirinden pek ayrılmayan iki genç kız. Biri diğerinde kendi yapamadıklarını buluyor. Öteki ise kendi sahip olamadıklarını diğerinde buluyor. Günümüzde sıkça görülen dostluk ilişkilerinden bir örneği, 1948'de sunuyor bize Cesare Pavese. Karşılıklı doğal bir çekim gücü, anlık uzaklaşmalar, araya giren erkekler, kıskançlıklar, gençlik merakları ve coşkuları, "Güzel Yaz"ın konusunu oluşturuyor.
"Ginia, onun hoşuna giden şeyleri anlatmasını dinlemek için üste para bile verebilirdi, çünkü gerçek samimiyet bir başkasının arzularını öğrenebilmektir ve arzular aynı olursa, o kişi artık pek heyecan uyandırmaz olur."
Yazı güzel kapatmak için Cesare Pavese'nin "Güzel Yaz"ı, tutkularını sönük kapatan ruhlara yeniden coşku verecektir.
Yağız Gönüler
twitter.com/YagizGonuler
Cesare Pavese etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Cesare Pavese etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
23 Ağustos 2012 Perşembe
21 Ağustos 2012 Salı
İnsan olmanın ilk şartı yalnız olmaktır
Kendi hayatında tek çözümü intiharda bulan Pavese, bu kitabında yalnızlığın ne kadar basit bir olgu olduğunu, büyütmemek gerektiğini vurguluyor. Bu yüzden de olayları çarpıcı olmaktan çıkarıp evinizin sokağında yaşanmışçasına size sunuyor. Öyle ki tek başına sarsıcı olabilecek bir yaşam bile bu kadınların arasında sıradanlaşıyor, yaşamın tek gerçeğine, mutlak yalnızlığın kaçınılmazlığına dönüşüyor.
Bu kitaptaki kadınların hepsinin mutluluk tanımı farklı. Biri
isterik bir kadın, biri masum bir aşık, birinin her şeyi para. Kitabın anlatıcı
kahramanı ise hepsine ayna tutuyor. Pavese kadınları iyi tanıyor, en gizli
duygularını kadınları bile hayrete düşüren bir çıplaklıkla anlatıyor.
Yalnız Kadınlar Arasında
yazarın en iyi romanım dediği kitap. Yalnızlıkla ilgili olan diğer tüm
kitaplardan farkı bunu dramatize etmeden sadece var olan bir şeymiş gibi
yansıtması. Yalnızlık insanlığın en büyük gerçeği. Ama bunu kabullenmeden önce
bir de Pavese’nin kelimelerine misafir olmanızı tavsiye ederim, belki her şey o
zaman daha kolay olur.
Ümran Kio
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)