Kitaplarla kurulan bağın çocuklukta başladığını, bu bağın nasıl gelişirse öyle devam edeceğini sık sık duyuyoruz. Bu bilgiye hatalı bir bilgi diyemeyiz ama bilgide bir sabitlik var. Ben sabit duran şeyleri, değişmeyeni, çözümsüzlüğü sevmiyorum. Bu yüzden bu bilgiyi şöyle düzeltmek istiyorum: Evet, kitapla kurulan bağın yolu, yöntemi çok önemli. Dolayısıyla "nasıl başladığı" kısmına atfettiğimiz önem büyük ancak bu bağın korunabilmesi kadar onarılabilmesi de önemli. Kurulamayan bağ, asla geliştirilemez diyemeyiz bence. Daha pozitif bir yaklaşımla ilerlersek her çocuğun günün birinde kendisi için doğru kitapla karşılaşacağını ve işlerin tersine döneceğini söyleyebiliriz.
Yakın zamanda karşılaştığım Bu Kadar Tantana Yeter adlı kitap, kitaplarla ilgili birçok şeyi getirdi aklıma. Yukarıda anlattıklarımın daha fazlasıyla boğuştum zihnimde. Mert Arık'ın kaleme aldığı Timaş Çocuk etiketiyle okura sunulan Bu Kadar Tantana Yeter, aslında tercih ettiği kitap ismiyle şaşırttı beni. İçeriğin okumaya yeni başlayan çocuklar ve kitaplara dair olması ama isminde kitaplarla ilgili bir bilgi geçmemesi bana gizemli geldi. Okurken kitaplarla içli dışlı olmak kendi tantanamı yarattı, bu gizemliliği çok sevdim.
"Kitaplar benim de dostlarım olacak."
Bir kitabın içine girerek macerayı başlatan kitap kahramanımız Atlas, bir kitap kahramanı olan Dino ile konuşmaya başlıyor. Kitap içinde kitap! Bir çocuk bunu bir hayli eğlenceli bulacaktır. Yaş dönemini düşünürsek kitabın içinden fırlayan bir dinozora hiçbir çocuk kayıtsız kalamaz. Bir ebeveyn eşliğinde okunuyorsa bu kitap, bir sürü eğlenceli soruyla zenginleştirilebilir bu okuma yolculuğu. Sen bir kitap kahramanı olsaydın nasıl bir kahraman olmak isterdin, olağanüstü güçlerin olur muydu, bir kitap kahramanı olsaydın senin bulunduğun kitabı okuyan çocukla neler konuşurdun?.. Okunacak olan ilk kitabın heyecanını hisseden Dino, Atlas'a bu yolculukta arkadaş oluyor. Somut arkadaşlıklardan birden soyut arkadaşlıklara terfi eden Atlas, aslında bu ilk kitapla birlikte, istediği zaman istediği dünyaya yolculuk edebileceğini öğreniyor. Gerçekle hayal arasında nasıl bir fark var, hayaller gerçek olamıyor mu, ya hem gerçek hem hayal bir aradaysa?.. Okumaya yeni başlayan her çocuğun kafası biraz karışır. Ama bu kafa karışıklığı öğretir. Hele ki eğlendirerek öğreten bir kafa karışıklığıysa bu, illaki iz bırakacaktır. Zaten çocuğun merakına yanıt veren hikaye sadece öğretmez; onun hislerini önemser, onu önemser. Bu açıdan baktığımda, bir kitabın içinden fırlayan bir dinozorla merak duygusunun hakkını veriyor Bu Kadar Tantana Yeter.
Kitap okumaya yeni başlayan bir çocuğa "kurmaca" kavramını nasıl açıklarız? Bilgi edinmeyeceği, bambaşka dünyalarla karşılaşacağı, gerçekte olmayan kahramanlarla tanışacağı bir kitabı nasıl anlamlandırır çocuk? "Kurmaca-kurgu" kavramlarını çocuklarla çocukça konuşmak mümkün gerçekten. Kitabın başarısı tam da burada bence. Kanatlı bir dinozorun Atlas'a kurmacayı anlatması çok güzel değil mi? Kurmaca bir kahramanın kendinden örnek vererek ilerlemesi çocuğun merakını canlı tutuyor. Hem yazarın kurgusundaki Atlas'ın hem de Atlas'ın ilk kitap macerasını okuyan herhangi bir çocuğun. İlkokul çağındaki bir okur, kurgu içinde kurgunun detaylarına hakim olamasa da Atlas'ın aslında kendisi olduğunu anlayacaktır. Böylelikle özdeşlik kurmak daha kolay olacaktır elbette.
Dino'dan kurgu dünyasının inceliklerini, detaylarını öğrenen Atlas, öğrendiği her bilgi için şaşırmaya devam ediyor. Neyi, nasıl hayal ediyorsa öyle olabiliyor bu kurgu dünyası denen yerde. Nasıl büyük bir özgürlük alanı! Tam da burada okura "Neyi, nasıl hayal ediyorsun? Haydi konuşalım." diyerek hikayeyi kişiselleştirebiliriz okur için. Çocukların hayal gücünün sonsuzluğunda salınmak yetişkinler için de çok keyifli olacaktır.
"Demek ki hayal gücümüz gibi kitapların da bir sınırı yokmuş."
Her çocuğu yakalayan bir hikayenin gerçekten var olduğuna çok eminim. Yani bir yerlerde saklı duruyordur muhtemelen. Çocuk; kendi ilgilerini, meraklarını, heyecanlarını keşfettikçe o bir yerlerde saklı duran hikayeler de yavaş yavaş gün yüzüne çıkacaktır. İlk kitap heyecanından sonra çocuğa kulak vermek gerek. O zamana dek yönlendirme yaptıysak da o noktada sakin kalıp geri çekilmeliyiz. Çocukla temas kuran yetişkinler olarak deneyimlerimizi aktarma konusunda çok içten ama telaşlı olabiliyoruz bazen. Bu telaş, çocuğun okuma yolculuğunda istediğimiz son şey. Çocukların okurken yetişkin telaşlarına ihtiyacı yok. Bunu unutmamak çok kıymetli. Hayal gücü, merak, keşif, heyecan, eğlence diye arka arkaya sıraladığımız bunca güzelliğin önüne geçmemek için Atlas'ın bir kitapla kurduğu bu bağı hep hatırlayalım. Bu bağ, sadece Atlas'la Dino arasında. Kurduğu bu bağa isterse yeniden dönebilir, Dino'yu bulunduğu raftan indirip onunla bu kez başka şekillerde konuşmaya devam edebilir. Ben Bu Kadar Tantana Yeter isminin gizemini korumakla birlikte bu cümleyi, okuma konusunda müdahaleci yetişkinlere kurmak istiyorum: Bu Kadar Tantana Yeter, artık yetsin lütfen.
Evrim Sayın