Ruhuna Kitap, bu yazıyla birlikte farklı bir formata da el sallıyor. Şöyle ki, daha önce bir yazar tarafından önerilmiş kitabı, diğer bir yazar da önerebilecek. Böylece okuyucularımız farklı önerilerle iyi bir değerlendirme yapabilecek. Temmuz ayında yazarlarımızdan Tuna Bahar'ın önerdiği Italo Calvio kitabı olan "Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu", bu kez de Ahu Akkaya'nın kaleminden sizlerle buluşuyor.
***
"Okumak yeni oluşmaya başlayan
bir şeye yaklaşmak demektir..."
Post-modernizm akımının en başarılı temsilcisi İtalyan yazar İtalo Calvino’nun hem yazar, hem kahraman ve hatta kendi okuru olduğu ; kurgusunun orjinalliği, geometrisinin kusursuzluğu ve içeriğinin yarattığı anlamla bir başyapıttır.
Okur kendini, kahramanının yine kendi olduğu bir öykünün, yolculuğun içinde bulur. Varış değil, yolculuktur asıl amaç.
"Okuduğum şeylerin öyle ayan beyan ortada olmasından hoşlanmam, kim bilir neyin işareti olan, şimdilik ne olduğu bilinmeyen şeylerin varlığının belli belirsiz hissedildiği konuları yeğlerim."
Klasik bir kurguya sahip diğer romanlardan çok farklı, okurla muhabbet ediyormuşcasına yazarının sesinin duyulabildiği, içinde on bir farklı romanı matruşka misali barındıran, roman nasıl okunurun romanıdır Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu. Zaman zaman yorucu ama oldukça keyifli bir yolculuğun kitabı.
Sözcüklerle yap-boz oynar gibi oynayan, üstün gözlem yeteneğine sahip Calvino’nun, bu romanını iki temel üzerine oturttuğu görülür:
Her şey başladığı yere geri döner.
Her hikaye başladığı yerde biter.
Yazar karmaşık ve zengin diline karşılık oldukça samimidir. Hayalgücü çok yüksektir ve insanın varolan durumunu hiç varolmamış hikayelerle betimler. Çok tanıdık gelen olguları, sıra dışı durumların arkasına gizler.
Siz de bu sıcak yaz günlerinde kışa hasret kalıp uzun bir yolculuk hayali kuranlardansanız Calvino’nun bindiği trene bir bilet almalısınız.
Ahu Akkaya
twitter.com/diviniacomedia
Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
9 Ağustos 2012 Perşembe
10 Temmuz 2012 Salı
Bir romanı, tam içinde yaşamak isteyenlere
Italo Calvino’nun “Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu” adlı yeni romanını okumaya başlamak
üzeresin. Rahatla. Toparlan. Zihnindeki bütün düşünceleri kov gitsin. Seni çevreleyen
dünya bırak belirsizlik içinde yok oluversin. Kapıyı kapasan iyi olur; öte yanda mutlaka çalışmakta olan bir televizyon vardır. Hemen seslen ötekilere: “Hayır, televizyon seyretmek istemiyorum!”. Sesini yükseltmezsen duyamazlar seni. “Kitap okuyorum. Rahatsız edilmek istemiyorum!”. O gürültü arasında seni işitmemiş olabilirler, daha yüksek sesle söyle, bağır hatta: “Ben, Italo Calvino’nun yeni romanını okumaya başlıyorum!”. Bunu söylemek istemiyorsan, seni huzur içinde bırakmalarını umut edelim.
İşte bu paragrafla açılıyor “Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu”. Açıkçası daha önce hiçbir romanda görmediğim bir anlatım tekniğiyle yazılmış bu roman beni oldukça heyecanlandırdı.
"Bütün öykülerin vardığı sonuç şudur: İnsan tek bir hayat yaşar, tek bir tane; dokunmuş olduğu ipliklerin seçilemediği keçeleşmiş battaniye misali, hayat tekdüzedir, kendiyle aynıdır."
Italo Calvino, 1923’te Küba’da İtalyan bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Calvino iki yaşındayken İtalya, San Remo’ya yerleştiler. Yirmili yaşlarında Einaudi Yayınevi için çalışan antifaşist entelektüellerle, özellikle de Cesare Pavese ile ilişki kurdu. 1972’de İtalya’nın en prestijli edebiyat ödüllerinden biri olan Feltrinelli Ödülü’nü kazandı. 1985’te beyin kanaması sonucu Siena’da öldü.
Calvino bu eserinde, bir yazarın okurlarına nasıl hitap edeceğinden, öykünün kurgusunu neye göre belirleyeceğine kadar kendi kendine konuşuyor. Bir anlamda bu romanda Calvino, Calvino’yu okuyor. Romanın baş karakteri olan “Erkek Okur” üzerinden hareket ederek tam 10 adet romana giriş yazıyor Calvino. Elbette bu girişleri bizler bölüm bölüm okuyoruz, çünkü erkek ya da kadın okurunu yeni bir romana başlatırken, o romana biz de onlarla birlikte başlıyoruz. Calvino’nun olayları anlattığı bölümler ise “1, 2, ....., 11, 12” diye numaralanmış bölümlerdir.
"...Aslında dikkatle bakıldığında bunun sağlam ve yaygın gerçek bir zenginlik olduğunu anlarsın; öyle ki benim anlatacak tek bir öyküm olsaydı, bütün gürültüyü bu öykünün çevresinden koparırdım, ona tam değerini verebilmek için çabalardım, ama biriktirdiğim sınırsız anlatı malzemem olduğu için bunları telaşsızca ve umursamazca ele alabilirim; hatta bu işten birazdan sıkıldığımı yansıtabilir, ikincil dereceden olaylarla lafı uzatıp anlamsız ayrıntılara girme lüksünü kendime tanıyabilirim.”
Romancılık dünyasının sırlarına değinen, çalışkan yazarla huzursuz yazar karşılaştırması yapan, artık her şeyin sahtesinin çıkabildiği dünyada orijinalitenin nasıl yakalanacağından bahseden, üç beş yıllık yazarların kaleme almayı bırakın, akıllarından dahi geçiremeyecekleri ölümsüz bir romandır bu. Yazıya ve yazı sanatına biraz olsun ilgi gösteren herkesin okuması gereken, her evde olması gereken zaruri ihtiyaçlardan biridir. Romanın adı bile tamamlanmamış bir cümledir. Sırf bu yüzden bile tehlikelidir...
Tuna Bahar
twitter.com/tuna_bahar
İşte bu paragrafla açılıyor “Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu”. Açıkçası daha önce hiçbir romanda görmediğim bir anlatım tekniğiyle yazılmış bu roman beni oldukça heyecanlandırdı.
"Bütün öykülerin vardığı sonuç şudur: İnsan tek bir hayat yaşar, tek bir tane; dokunmuş olduğu ipliklerin seçilemediği keçeleşmiş battaniye misali, hayat tekdüzedir, kendiyle aynıdır."
Italo Calvino, 1923’te Küba’da İtalyan bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Calvino iki yaşındayken İtalya, San Remo’ya yerleştiler. Yirmili yaşlarında Einaudi Yayınevi için çalışan antifaşist entelektüellerle, özellikle de Cesare Pavese ile ilişki kurdu. 1972’de İtalya’nın en prestijli edebiyat ödüllerinden biri olan Feltrinelli Ödülü’nü kazandı. 1985’te beyin kanaması sonucu Siena’da öldü.
Calvino bu eserinde, bir yazarın okurlarına nasıl hitap edeceğinden, öykünün kurgusunu neye göre belirleyeceğine kadar kendi kendine konuşuyor. Bir anlamda bu romanda Calvino, Calvino’yu okuyor. Romanın baş karakteri olan “Erkek Okur” üzerinden hareket ederek tam 10 adet romana giriş yazıyor Calvino. Elbette bu girişleri bizler bölüm bölüm okuyoruz, çünkü erkek ya da kadın okurunu yeni bir romana başlatırken, o romana biz de onlarla birlikte başlıyoruz. Calvino’nun olayları anlattığı bölümler ise “1, 2, ....., 11, 12” diye numaralanmış bölümlerdir.
"...Aslında dikkatle bakıldığında bunun sağlam ve yaygın gerçek bir zenginlik olduğunu anlarsın; öyle ki benim anlatacak tek bir öyküm olsaydı, bütün gürültüyü bu öykünün çevresinden koparırdım, ona tam değerini verebilmek için çabalardım, ama biriktirdiğim sınırsız anlatı malzemem olduğu için bunları telaşsızca ve umursamazca ele alabilirim; hatta bu işten birazdan sıkıldığımı yansıtabilir, ikincil dereceden olaylarla lafı uzatıp anlamsız ayrıntılara girme lüksünü kendime tanıyabilirim.”
Romancılık dünyasının sırlarına değinen, çalışkan yazarla huzursuz yazar karşılaştırması yapan, artık her şeyin sahtesinin çıkabildiği dünyada orijinalitenin nasıl yakalanacağından bahseden, üç beş yıllık yazarların kaleme almayı bırakın, akıllarından dahi geçiremeyecekleri ölümsüz bir romandır bu. Yazıya ve yazı sanatına biraz olsun ilgi gösteren herkesin okuması gereken, her evde olması gereken zaruri ihtiyaçlardan biridir. Romanın adı bile tamamlanmamış bir cümledir. Sırf bu yüzden bile tehlikelidir...
Tuna Bahar
twitter.com/tuna_bahar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)