Bilinçaltının Gücü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bilinçaltının Gücü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Aralık 2021 Çarşamba

Buz dağının görünmeyen kısmı: bilinçaltı

Kendimizi tanımaya en içeriden, buz dağının görünmeyen kısmından başlamalı belki de…

Şimdiye kadar bilinçaltını genellikle olumsuz özellikleriyle tanıdık. Kötü anılar, travmalar, korkular, kaygılar… evet tüm bu saydıklarım bilinçaltında bulunuyor ve hayatımıza azımsanamayacak derecede etkisi var. Bunu bilincimizle fark ettiğimize göre, bilincimizi bilinçaltımızı keşfe gönderebiliriz.

"Bilinç bir geminin rotacısı ya da kaptanı gibidir", kaptan nereye isterse gemi oraya gider. Bilinçaltı çok güçlü bir etkiye sahip ama bizim bir de irademizin bulunduğu bilincimiz var. İradi olarak rotamız çizmezsek, geminin bizi nereye götürdüğünü de bilemeyiz. Ayıca rüzgârdan, dalgalardan her türlü şeyden etkilenir, daha zor bir yolculuk geçiririz. Bütün hayatımızın bir yolculuk olduğunu düşünürsek, kaptanı tanımak, yolu tanımak, yolculuk yaptığımız yeri tanımak. Bu yolculuğu çok daha kolay hatta eğlenceli hale getirir.

"Bütün çağların büyük adamlarının sırrı, bilinçaltlarının güçleriyle temas kurabilmeleri ve bunları ortaya çıkarabilmeleri…"

Madem bilinçaltı bu kadar güçlü, o bizi yönetmesin artık. Biz onu yönetelim.

"Bilinçaltının işlevini en iyi anlamanın yolu onu bir bahçe olarak düşünmektir. Siz de bir bahçıvansınız. Bütün gün boyunca bilinçaltınıza düşünce tohumları ekiyorsunuz. Çoğunlukla bunu yaptığınızın farkında bile değilsiniz; çünkü tohumların temelinde alışageldiğiniz düşünme biçimi var. Bilinçaltına tohum ektikçe bedeninizde ve çevrenizde ekinleri biçersiniz."

O zaman bahçemizde ne olmasını istiyorsak, o tohumları ekmeye başlayalım. Huzur, mutluluk, başarı, sevgi, refah… Tohumları ektikten sonra inançla sulayalım. Neşvünema bulduklarını göreceksiniz. Aklınıza olumsuz düşünceler mi geliyor?

"Olumsuz bir ifadeyi asla dile getirmeyin. Hemen tersine çevirin. Böylece hayatınızda mucizeler gerçekleştiğini göreceksiniz."

"Engel insanın önünde değil, zihnindedir,", öncelikle kendimize engel olan düşünceleri yakalayıp onlara savaş açmalı. İnsan ne düşünüyorsa odur. Hayat inanç yasasıyla işler. İnanç zihnimizdeki düşüncelerle oluşur. Öyleyse bizi incitecek, bize zarar verecek düşüncelere inanmayı bırakmalıyız. Çünkü bu kabul edilen düşünce, kendini otomatikman uygulamaya koyar.

"Bilinçaltının sizi iyileştirme, güçlendirme, zenginleştirme ve ilham verme gücüne inanın. İnanmanız halinde bunlar gerçekleşir."

Vücudumuzda işleyen çoğu sistemi bilinçaltı yürütüyor. Kalbimizin atışını, midemizde ki sindirimi ve daha pek çok şeyi… Üzüntü, endişe, korku, depresyon gibi durumlarda bilinçaltı bu duyguların inşası ve sürekliliği için çabalamaya başlıyor. Tabii bunları kabul etmemiz ve tekrar etmemiz durumunda. Böyle olunca diğer işleyişlerde aksaklıklar meydana geliyor ve hasta oluyoruz. Peki, bu durumda sağlıklı olabilmek için ne yapmalı?

"Sağlık fikrini bilinçaltına iletmenin yolu, disiplinli ve sistemli hayal kurmadır", hayatımızdaki her gerçeğin altında bir hayal yatar. Siz hayal kurun ve bilinçaltınız bunu gerçekleştirmek için çabalamaya başlasın.

Bilinçaltımızla irtibat kurmanın pek çok yolu var. Uyurken bilinç geri plana çekildiği için uyumadan önce bilinçaltınız sizin verdiğiniz talimatlara uyacaktır. Ayrıca hayatı sessize alıp, sakin bir şekilde nefesinizi dinlerken, söyledikleriniz bilinçaltınızın şekillenmesine yardımcı olacaktır. Ya da bir soru sorun kendinize, bilinçaltı mutlaka sizin için cevabı bulacaktır. Bilinçaltımızda tüm ömrümüz boyunca biriktirdiklerimiz var. Ve eğer inanırsak ihtiyaç duyduğumuzda bize yardımcı olabilir.

Ve son olarak: "Bilinçaltınız alışkanlık haline getirdiğiniz düşüncelerinizi kaydeden bir kayıt cihazı gibidir."

Kendimiz hakkında ve başkaları hakkında olumlu düşünmeye başlayarak hayatımıza yeniden şekil verebiliriz. Başkaları hakkında olumlu düşünme, burada önemli bir ayrıntı. Başkaları üzerinde ki fikirlerimizi de aynı zihnimizle oluşturuyoruz. Ve zihnimiz bu düşünceleri bizim için de doğru kabul ediyor.

"Kendiniz için dilediğinizi karşınızdaki için de dileyin. Uyumlu insan ilişkilerinin anahtarı budur."

Mutlu bir hayat, ben düşüncesinden biz düşüncesine geçtiğimizde mümkün oluyor. Bilinçaltımızı yeniden şekillendirirken bu ayrıntıya da dikkat etmeli. Joseph Murphy'nin Bilinçaltının Gücü adlı kitabı; bilinçaltı yolculuğunuzda size yardımcı olabilir. Mutlu, huzurlu bir ömür temennisiyle…

Sümeyra Yılmaz
twitter.com/Smyra_ylmaz

11 Mart 2021 Perşembe

Ne düşünüyorsak o oluyoruz

Günlük hayatımızda gerçekleşmesinden endişelendiğimiz birçok menfi durum vardır, “ya arkadaşımla aram bozulursa”, “ya iş bulamazsam”, “ya sınavda başarılı olamazsam”, “ya istediğim evi alamazsam”, vs... Aslında hepimiz içten içe biliriz bunların çoğunun kuruntu olduğunu. Ama bazen öyle bir saplanırız ki o düşünceye, denizde olduğunu bilmeyen balık gibi, kuruntulara hapsolduğumuzu bilemeyiz. Ama şöyle bir şey var, balığın ait olduğu yer deniz elbette, ama bizim ait olduğumuz düşünceler, boş kuruntular olmamalı. Dünyada gördüğümüz olumsuz her durum, aslında kendimizle ilgili.

Bilinçaltının Gücü
’nde Joseph Murphy, bunu bilimsel temellere dayandırarak, kötümsere odaklanmış zihnimize adeta kabul ettiriyor. Kitap boyunca verilen ana mesaj, kişinin etrafına ve kendine daima iyiyi, güzeli ve olumlu olanı telkin etmesi gerektiği. Telkin kelimesi kitapta çok sık geçiyor ve kitabın tamamı da telkinlerden oluşuyor.

Telkinde bulunmak son derece güçlü bir eylemdir. Hafifçe bir o yana bir bu yana sallanan bir gemide olduğunuzu hayal edin. Korkmuş görünen bir yolcuya gidip, “Hiç de iyi görünmüyorsunuz. Yüzünüz yemyeşil olmuş! Galiba sizi deniz tuttu. Sizi kamaranıza götürmemi ister misiniz?” dediğinizi düşünün. Yolcunun yüzü bembeyaz olur. (…) Oraya vardığınızda, yaptığınız olumsuz telkin bu kişi için bir gerçek haline gelir.

Bilinçaltının Gücü, okuruna istediklerine sahip olmanın, mutlu olmanın, pozitif olmanın en kolay ve huzur verici yolunu öğretiyor. Bu da dua etmek, dua ederken duanın gücüne gönülden inanmak. İstediklerimize ulaşmanın en iyi yolu, gerçekten de, dövünüp kendimizi duygusal olarak hırpalamak yerine, minnet dolu bir bekleyiş olmalı, sizce de öyle değil mi? Kendi içimize dönerek, kendimizde var olan mutluluk mülkünün padişahı olmanın gerçekliğini, sadece anlatmakla da kalmamış yazar, kendi hayatında şahit olduğu örneklerle de desteklemiş. Ve bunların içinde gerçekten çok ilginç olanları da mevcut. İnanarak dua eden ve sadece aylar içinde istediği insanla evlenenler, çok kısa bir sürede istediği arabayı alanlar, zengin olanlar, sağalmaz hastalıklardan dua ile kurtulanlar. Hayatta her istediğimizi elde edeceğiz diye bir kural yok elbette, ancak inancın, bizim hayatta durduğumuz yeri değiştiriyor olması, büyük bir gerçek. Ne düşünüyorsak o oluyoruz, ve ne düşünürsek, ona dönüşeceğiz.

Hayal Gücü en güçlü duyudur. Güzel ve iyi olduğunu bildiğiniz şeyleri hayal edin. Ne olduğunuzu hayal ederseniz, o olursunuz.

İstemek ve hayal etmek gerçekten de farklı şeyler. İstediğimiz şeylerde bir kötülük bulamayız tabii ki, ama bir bakalım, üzerine düşündüğümüz şeyler de öyle mi? Üzerine düşündüğümüz, hayalini kurduğumuz şeyler, çoğu zaman isteklerimizin gerçekleşmeme durumudur. Felaketler olursa ne yapacağımızı düşünürüz. Murphy’e göre böyle durumlarda yerine koyma tekniğini kullanarak, kendimizi istediğimiz şeye ve nihai sonuca odaklamamız gerekiyor. Kötünün yerine iyiyi koymak mümkün. Dua ederken, duamızı kabul olmuş ve gerçekleşmiş kabul etmemiz, duamızın gerçekleştiği anda var olmamız ve bunu içselleştirmemiz elzem. İsteklerimiz ve hayallerimiz çatıştığında, bir karmaşa oluşuyor ve kendimizi bir çıkmaza doğru sürüklüyoruz. İstediklerimizi gerçekleştirmek için, isteklerimizin, ve zihnimizde kurguladığımız hayallerin çatışmaması gerek.

Elbette ki kararlılık, inanç ve iyiye odaklanmak, bizi mutluluğa çıkaracaktır. Elimizde sihirli bir değnek yok elbette, her istediğimizi elde etmek zorunda değiliz. Ancak pozitif olmanın verdiği rahatlık bile, buna değer.

Bilinçaltının Gücü, hem bilimsel, hem de derin manevi temellere dayanan, su gibi akıp giden bir kitap. Kitap, benim için adata bir psikolog görevi gördü. Daha ilk sayfalarda bile olumsuz düşüncelerinizden halas olduğunuzu hissedebilirsiniz. Okuyacak olan herkese keyifli okumalar diliyorum.

Nidâ Karakoç
twitter.com/nida_karakoc