2 Mayıs 2025 Cuma

Tanpınar'ın kendine nasihatleri

Hayatı boyunca kendiyle didişmiş, kendini aramış, yer yer bulmuş, sonra kaybetmiş bu adam, nasıl oluyor da bize hâlâ kendini bu kadar açabiliyor? Israrla, devamla, yaşamın hem kaosu hem de zevkleri içinde, tıpkı kendi yaşadığı hayat gibi bize hâlâ kendini okutmasındaki esrar ne? Onu okumak hem büyük bir edebi keyif hem de sarsıcı bir yoklama. Bu yoklamada biz de tıpkı onun gibi kendimizi arıyoruz her seferinde. Bulunca ne yapıyoruz ya da buluyor muyuz, bunlar her okurun kendine ait cevapları. Belki de sırları.

İnci Enginün ve Zeynep Kerman tarafından hazırlanan Günlüklerin Işığında Tanpınar’la Baş Başa, neşredildikten hemen sonra farklı tepkiler görmüştü. Bizde dedikodu merakı hiç de gizlenebilir bir boyutta olmasa da büyük bir edebiyatçının en mahrem anlarını ve anılarını ortaya döken bu günlükler için “ne gerek vardı?” diyenler de olmuştu. Burada belki de okumanın, okuma gayesinin içi didiklenmeli. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın günlüklerinde uzun olmasa da dopdolu bir hayatın, her topluluktan insanın, siyasi gelişmelerin, edebi kavgaların, yoksulluğun ve yoksunluğun, yalnızlığın, umutların, karamsarlığın, dil zevkinin, estetik ve güzellik arayışının, varlık sancısının her türlüsü var. İçini açmak isteyen de araştırıp hedefine varmak isteyen de mutlaka bir şeyler buluyor bu günlüklerde, bulmalı. Çünkü o şöyle diyor: “Bu defteri seviyorum. Benden sonra okunacağını düşünüyorum. Hoşuma gidiyor. Geçen zamanım görülecek sanıyorum.

Bir oturuşta okumak belki güç bu günlükleri ama zaman zaman kitabın herhangi bir sayfasını açıp, o sayfada yazılanlar eşliğinde akıp gitmek de pek mümkün. İşte böylesi bir anda Ahmet Hamdi Tanpınar’ın kendine nasihatleriyle karşılaştım. Her seferinde kendini arayan ve kendine rastlayan bu adam yine yapacağını yapmış, içten ve samimi nasihatlerini kendinden insanlığa taşımış, sunmuştu. Tanpınar’ın 21 Kasım 1960 tarihli nasihatleri “Kendi üzerime kâfi derecede kapabilsem belki bir şeyler yapabilirim. Fakat para meseleleri bırakmıyor yakamı” cümlesiyle başlıyor. Yani aslında sadece nasihat okumuyoruz. Yaşama bir sitem, kendine bir yakarış belki.

- Zaman azaldı; sermayeyi israf devri geçti.

- Sıhhatli bir iç âlem rejimi. Yeise kapılmamak lâzım. Her okuduğunu kendine çevrilmiş bir silah yapmaktan vazgeç! Yapabileceğini yap; azami gayretinle yap. Olura bağlama, çalış, güçlüğü atlama, ara, değiştir ve bul; fakat lüzumsuz yere kendini zehirleme.

- Hissi ihmal etme. Kendini bırakmamak, büsbütün teslim etmemek, çalışma için lazım olan intellectualite’ye ve seni kâinatla birleştirecek bir spritualite’yi muhafaza etmek şartıyla duygular daima mühimdir ve daima büyütücü ve derindir.

- Dua şiirin en yüksek merhalesidir. Ruh kâinatla duada birleşir. Bir kahramanın en büyük kudreti, her hissi ve düşünceyi âlemşümul dua hâline getirebilmesi, her his ve düşüncede bütün kâinatı kurabilmesidir.

- Güzel, geniş, hatta büyük vedaların çağına geldik.

- Akşamını yaşa, şuurla yaşanırsa akşam daima güzeldir.

- Genişlemeye çalış. Resim ve musikiden çıkarman kabil olanı çıkar. Resmi harcama, ne de heykeli.

- Ustalarını yeniden seç ve onlara yorulmadan dön. Dersini ara. Daima dikkatli ol. Musiki sana sonsuz imkânlar açabilir.

- Geç kaldım deme. Her eser bir bakıma tesadüftür. Hilkat bütün ahengiyle tesadüftür, yahut bir şanstır.

- Her şey başlangıcında aynen bizde, bizim derunî vaziyetimizdedir. Bunu daima hatırla. Gör, dinle.

- Her şey senin olsun! İçten gör veya hareket noktası, yahut netice yap.

- Yalnızlığını iyice yokla ve beyhude ile doldurma. Yalnızlığın seni asla götürür. Allah’a ve muadiline.

Çok yaşa Tanpınar, çünkü yaşıyorsun. Ve biz daima sana dönüyoruz…

Yağız Gönüler
x.com/ekmekvemushaf

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder