Aliya İzzetbegoviç sadece halkının arkasında dimdik durduğu için büyük bir lider değildi, onun büyüklüğü aynı zamanda taşıdığı bilgelikten de geliyordu. Gerçekten de onun kitapları büyük bir mütefekkirin elinden çıkmış kitaplardandır. Kaleminde hikmet yatar, sözlerinde İslami gelenek hakim unsurdur.
Dünyaların Kesiştiği Yerde’yi elime ilk aldığımda heyecanlıydım. Çünkü eser Aliya’nın açıklamalarını, konuşmalarını, mesajlarını ve mektuplarını kapsayarak çok yakın ve geniş bir yelpaze sunuyordu. Dile kolay, 13 yıllık sözlerin birikimiydi. Bu sayede Aliya’nın düşünce dünyasına geniş manada nüfuz etme ve tanık olma şansına da erişmiştik. Onun derdi, ufkunun genişliği konuşmalarında kendini gösterir. Onun derdi sadece Bosna’yı kurtarmak değildir, onun derdi tüm İslam dünyasının yeniden ayağa kalkmasıdır. Müslümanların üzerindeki ataletin silinmesi, Müslümanların tekrar dünyaya nizam verici konumda yer almasıdır.
“Gençler hayal gücünün kanatlanmasına izin versin! Çünkü bunlar uydurma meseleler değil. Doğu-Batı meselesi, oldukça önemli. Bu düşünce sürecinde, Kuran dışında hiçbir şeye bağlı değiliz. Cesur bir şekilde yeni formlar, yeni ilişkiler aranması gerekiyor… Bir grup insanın ileriye bakması gerekiyor. Bu ‘Genç Müslümanlar’ olsun. Böyle olduğunda, gençliği yanında bulacaktır.”
Buradaki çaba müthiştir. Hayal gücünün kanatlanması, vizyon sahibi olunmasıdır. Düşünceye ket vurulmayacak ki bir gün sınır aşılabilsin ve doğru menziller göz önüne getirilsin. Ama ölçü? Ölçü, Kuran’dır. Aliya, İslam’ın çizdiği sınırları hiçbir zaman göz ardı etmez. Aklıma Hz. Mevlana’nın pergel metaforu geldi. Pergelin sabit ayağı İslam’dır, diğer ayağında dolaş! O sabit ayak seni istikamet üzere tutacaktır. Ve gençlik! Yarınları gençler inşa edebilecektir. Gençlerin İslam şuuruyla kendilerine bir gelecek belirlemesi, toplumun geleceğinin İslam şuuruyla yaşanacak olması demektir.
“Sanat, en üst düzeyden kültürel bir eylemdir. Sanat ‘bizim’ ya da ‘onların’ olamaz. Evrenseldir yani tüm insanlara aittir. Eğer öyle değilse, sanat değildir. Bunun yanı sıra mevcudiyetimizi Allah’ın lütfuna borçlu olduğumuzu ve maneviyatın tüm insanlar için iç huzuru elde etmenin yollarından biri olduğunu hatırlatmaktadır.”
Şu kısacık pasaj 200 yıllık bir düşünceye, modern dünyaya, sistemin ta merkezine karşı çıkış barındırmaktadır. Aydınlanma çağıyla dinlerin ve Tanrı inancının sahne dışına itilmesi, insanların bireyciliğinin ön plana çıkması, sanatta kendisini nefsin karanlık yönlerinin ifşasına ve övgüsüne neden olmuştur. Aliya burada sanatın da amacının Allah’ı hatırlatmak ve maneviyatı güçlendirmek olduğunu vurgulamıştır. Ki modern hayata kadar da böyleydi. Her sanat ve zanaat esasında Tanrısal olana ulaşmayı amaçlıyor ve bir araç işlevi görüyordu. Modern hayatta sanat araç değil, amaç olmuştur ve insanlığa sunduğu geçici zevklerini uyandırmak ve kötülüğü göstermekten başka bir şey olmamıştır.
Dünyaların Kesiştiği Yerde sadece Bosna’nın uğradığı zulmü değil, geniş bir perspektiften her konuya temas etmesiyle çok kıymetli bir eser. Dikkatli okurların satır aralarından birçok yeni bakış açısı kazanacağı bir hazine.
Yasin Taçar
x.com/muharrirbey_
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder