6 Haziran 2022 Pazartesi

Cioran’ın ana dilindeki son eseri: Avare Düşünceler

Cioran’ın ana dilini, yani Romence’yi terk etmeden önce yazdığı, bu dildeki en çarpıcı kitabı kuşkusuz Gözyaşları ve Azizler’dir. Zaten, Romence’de az eser bırakmıştır yazar. Bunlardan biri de, muhtemelen 1945 yılında kaleme aldığı ve Romence yazdığı son eser Avare Düşünceler’dir. Muhtemelen 1945 diyorum, çünkü bu eser el yazması halinde bırakılmıştır ve elimizdeki baskısında Fransızca çevirmenin ön sözde yazdığına göre Paris’teki Jacques-Doucet Edebiyat Kütüphanesi’nde saklanan yüz kadar sayfadan ibarettir. Cioran bu metinden sonra tamamen Fransızcaya dönmüş ve ana dilini terk etmiştir.

Sel Yayınları’ndan yayımlandı Avare Düşünceler. (Bu da demektir ki Cioran’ın Türkiye’deki yayımcıları gitgide genişliyor.) 94 sayfadan oluşuyor kitap ancak bu 94 sayfanın tamamı mezkûr kitaptan oluşmuyor. Kitabın sonunda yine Avare Düşünceler isminde 7-8 sayfalık kısa bir bölüm daha bulunuyor. Bu bölüm, 1949 yılında, sürgündeki Romenlerin dergisi olan ve Mircea Eliade’nin kurduğu Luceafarul’da yayımlanan bölümdür. Fakat Cioran bu bölümü muhtemelen, kendisinin ve yakınlarının ülkedeki Stalinci görüşün baskısından etkilenmemesi için Z.P. şeklinde imzalamıştır. Ayrıca bu kitap Fransız çevirmene göre Cioran’ın en ünlü eseri Çürümenin Kitabı’nın temelini oluşturan düşünceleri içerir.

Aforizma tarzında yazılmış bir kitap elimizdeki. Yazara yabancı olmayanlar için bilindik bir şey bu. Çünkü Cioran çoğu kitabını bu şekilde yazmıştır. Tabiî daha uzun bölümler halinde yazdığı kitaplar olsa da bu kitabı bazen kısa bazen uzun şekilde oluşturulan aforizmalardan oluşmuştur. Ancak bu aforizmalar arasında belli konular arasına gidip gelmiştir. Tamamen birbirinden bağımsız değildir yani: Zaman, birey, tarih, bilinç, ölüm kitapta en çok didiklenen konu ve kavramlardır. Ayrıca Cioran kendisinin nihilist olduğunu kabul etmese de kitapta buram buram nihilizm kokan pasajlar oldukça baskındır: “Burada, kederli ama göze alınmış bir tecrit içinde, sadece benliğin salı üzerinde hiçlik boyunca yapılan bir yolculuk söz konusudur.

Cioran’ın bundan önceki -yanlış hatırlamıyorsam Parçalanma- eserinde yazarın derin bir melankoli hâlinde Tanrı düşüncesine yöneldiğini fark etmiştim. Tabiî bu Tanrı düşüncesi salt İslam veya başka bir inançtaki Tanrı düşüncesi gibi değil, Cioranvari bir düşünceydi. Yazar zaman zaman tanrıtanımazlığını öne sürse de aslında bir tasavvufçu gibi konuşuyordu. Bu kitapta da derin yabancılığının ve melankoli hâlinin yansımasının onu yine bu tür düşüncelere götürdüğünü görüyoruz. Her ne kadar var olmak ve keder kavramlarını deşse de ve ideal hayatın sapkınlığına ve havada bir tüy gibi salınmanın hiçliğine ve realitesine inansa da dizginlenemez benliğini bir yere bağlama ihtiyacı duyuyor belli ki. Tabiî kendine has ironisiyle: “Madde Tanrı’dan ayrıldığına keder duyduğunda ve biz de Tanrı’ya geri dönmeyi beceremeyişimize onunla birlikte ağlarız… Hayat ancak hayatı aşan şeye bağlı olarak mümkündür; gücümüz kaynağını düşlerimizden alır ve bütün düşlerimizin kaynağı, bütün hayal kırıklıklarımızın kandırmaca içinde kendilerin inkâr etmeye varana dek yöneldiği ilk hortlak olan Tanrı’dadır”.

Yazarın son yayımlanan dört beş kitabına göre daha ağır bir kitap Avare Düşünceler. Kısa pasajlardan oluşması okuru yanıltmasın, sessiz bir mesai gerektiriyor anlayarak okumak. Cioran’ın ciddi kitaplarından, öyle ki yazarın kendine has ironisi, mizah yeteneği bile diğer kitaplarına göre çok ön plana çıkmıyor.

Genel olarak Cioran okumak biraz da kendimizle ilgili bir durum. Kendiyle ve ruhuyla ilgili bir şeyleri deşme ihtiyacı duyanlar yazarın yan sandalyesine ilişebilir. Huzuru oldukça yerinde olanlara çok da fazla önermiyorum. Çünkü Cioran huzur kaçırır.

Mehmet Akif Öztürk
twitter.com/OzturkMakif13

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder