Şairin söylemi gibi; ne yazılırsa yazılsın ve ne yaşanırsa yaşansın söyleyeceklerimizin daima hep biraz eksik kalacak yanına seslenişi gibi her şey...
Şiir belki de bu eksik yanımızın mabedine o en anlatılamaz yalınayaklığıyla ve sonsuzluk alfabesiyle dokunmamızı sağlayan en güzel yaşam ayracı oldu hep. İçimden Hiçime’nin hayata dokunuş ayraçlığı da böyle bir ayraç olsa gerek ki ; daha kapağını aralarken karşılıyor hayatın o eksik yanına dokunmanın gizemini gözleriniz.
"İnsan elinin değdiği her şey bozulurmuş’culara inat dokun bana" değişiyle de aralandıkça parmak ucunuz, kendi iç tanıklığınızda buluşur artık harflerinin yolculuğu ve mırıldanıverir şairin dili içinize o tanıdık ezgiyi.
"Eski bir mızıkanın dudağımda tanıklığı gibisin
Dost,
Sırdaş,
Yoldaş,
Yeri belli olmayanlarız ahret inancında
Sen, yeri iyisin…"
Yazar Emrullah Alp’in yazın hayatına ilk eser ürünü olan İçimden Hiçime kendi içinde kendi söylemlerinin harfleriyle sesini duyurmayı başarmış bir eser olarak çıkıyor karşımıza ve okundukça da okuyucunun parmak uçlarına dokuna dokuna kendini okutturacak bir ırmağa dönüşüyor.
Bir dostun dudak izidir alnına bıraktığı
iyi bir dileğin direkten dönüşü
-bir cümlenin gülüşüdür.
"Gözlerine uçurtma ipi bağlasam da eğilmese hiç başın"
diyememektir göz göze gelip...
"Bir film sahnesinin ortasında seni hatırlamak
Bir şarkının nakaratında seni anmak
Bana benzetmek
sana benzemek
her şeyde
her şeyi..."
Fatoş Zafer
fatocrn@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder