Aleksandar Hemon ismi Türk okurlar için alışıldık bir isim değildir. Bu yüzden
de “araştırmacı gazeteci” okurlar tarafından bulunup ortaya çıkartılacak gizli kalmış
(bırakılmış?) bir yazardır kendisi. “Hiçbir Yerdeki Adam” adlı romanı yazarın ülkemizde
basılan ikinci romanıdır. İlki 2001’de Everest tarafından basılan (Çeviren, Mehmet Harmancı) “Bruno’nun Sorusu”dur. 2003’te Agora tarafından da “Pronek Fantezileri” alt-başlığını verdiği “Hiçbir Yerdeki Adam” (Çeviren, Begüm Kovulmaz) yayımlanır.
Yazarın gizli bırakılmış olmasına atıfta bulunurken kastettiğim şey biraz da şudur: Hemon
1964’te Bosna’da doğduğu için, Bosna’nın savaş öncesini ve sonrasını çok iyi bilmektedir.
Savaş nedir bilmeyen bizim neslimize göre daha şanssız olması bir yana, tıpkı “Hiçbir
Yerdeki Adam” romanında yarattığı Josef Pronek gibi Bosna’daki savaşın arifesinde ABD’ye
gider ve ülkesinde savaş patladığı için geri dönemez, orada kalmaya mecbur olur. Savaşın ve onun açtığı tahribatların etkisini yalın ve cafcaflamadan anlatabilmeyi başardığı, bu sırada savaş boyunca diğer ülkelerin dış politikalarına da göndermeler yaptığı için bu yazar bizde ilgi görememiş, gizli bırakılmış? olabilir. Romandaki Pronek’in de başına neler gelir: Tabi bu durumda acı ve şiddetin bir numaralı halkı olarak bildiğimiz Amerikanlar onun aksanıyla dalga geçerler, kültürsüzlüğünü yüzüne vururlar, iş vermek istemezler, zaten neredeyse hiçbiri Bosna’nın yerini bilmeyi bırakın adını dahi duymamışlardır.
Hemon ise 1992’de gittiği ABD’den ülkesinde savaş çıktığı için geri dönemedi. Halen
yaşadığı Chicago’ya yerleşti. 1995’te İngilizce yazmaya başladı. Öyküleri ve yazıları New
Yorker, Granta ve Esquire gibi dergilerde yayımlandı. Pek çok ödül kazanan ve 18 ülkede
yayımlanan “Bruno’nun Sorusu”yla büyük sükse yaptı ve eleştirmenlerin dikkatini çekti.
Kırık dökük bir İngilizceyle ABD’ye yerleşmiş birisi için gerçek bir başarı hikâyesidir.
285 sayfalık roman bir çırpıda bitiveriyor. Dilimize de oldukça akıcı bir şekilde
kazandırılmıştır. (Birkaç sayfada bir görülen yazım yanlışları ya da harf eksikliklerini
saymazsak) Hemon’un roman boyunca koruduğu anlatım tarzından bir cümleyle sizleri
yazarın üslûbuyla baş başa bırakacağım: "Pronek, belli belirsiz, hafif bir ereksiyonla ve
kendisine ait hayatı başka bir yerde, başka birinin yaşadığı hissiyle uyandı."
Tuna Bahar
twitter.com/tuna_bahar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder