“Kendini aşmaya çalışan bir insanın önünde en büyük engel, o insanın kendisidir: korkuları, endişeleri ve önyargıları.”
Kişisel gelişim ve psikoloji kitaplarıyla ilgili tüm önyargılarımı bir kenara bırakıp bu yazıyı yazmaya çalışacağım. Yıllardır düzenli olarak terapi gören biri olarak, bu konuda bu kadar önyargılı olmamın aslında kendi suçum olduğunu kabul ediyorum. Doktorumun tavsiyesiyle okuduğum birkaç metin dışında, bu tür kitaplardan nedense hep uzak durdum. Oysa ki, kendimle uğraşmayı severim. Bu kitaplara bana yüzeysel ve genellemeci geliyor. Yine de her bireyin yolculuğu farklıdır ve bu kitaplar, kendi deneyimlerine yeni bir bakış açısı katabilir.
Doç. Dr. Serdar Nurmedov’un yazdığı Büyük Sorunların Küçük Kitabı - Dokuz Adımda Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT) adlı eser, geçtiğimiz günlerde Timaş Yayınları tarafından yayınlandı. 1976 Türkmenistan doğumlu olan Dr. Nurmedov, 1996 yılında KTÜ Tıp Fakültesi’ni kazanmış, 2003 yılında Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nda asistanlık eğitimine başlamış ve 2009 yılında uzmanlık eğitimini tamamlamış. 2018 yılında Doçent unvanını kazanan Dr. Nurmedov, şu anda akademik hayatına Üsküdar Üniversitesi’nde devam ediyor. Uzmanlık tezini “Alkol Bağımlılığı ve Bilişsel İşlevler” üzerine yapmış olan yazarın kitabının takdim yazılarını ise Prof. Dr. Nesrin Dilbaz ve Prof. Dr. Nevzat Tarhan kaleme almış.
Peki, elimizdeki kitap bize ne anlatıyor? Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT, Acceptance and Commitment Therapy), üçüncü kuşak bir terapi yaklaşımı. Bireylerin psikolojik esnekliklerini artırmayı hedefleyen bu yaklaşım, Amerikalı klinik psikolog Steven C. Hayes ve meslektaşları tarafından geliştirilmiş. Bu yöntemin temel amacı, bireylerin olumsuz düşünce ve duygularla başa çıkma biçimlerini değiştirmek. Dr. Serdar Nurmedov, bu terapi yönteminin dokuz adımlık yolculuğunu kitabında detaylandırmış. Okurlara çeşitli ödevler vererek ve sorular sorarak, onları kendi yolculuklarında yönlendirmeyi amaçlamış.
Büyük Sorunların Küçük Kitabı, okuyuculara ACT’nin temel prensiplerini anlaşılır bir dille sunarken, aynı zamanda pratik uygulamalarla destekliyor. Kitap, okuyucuların kendi deneyimlerini anlamlandırmalarına ve hayatlarında daha bilinçli ve kararlı adımlar atmalarına yardımcı olmayı hedefliyor. ACT’nin bireylerin yaşam kalitesini artırma potansiyeli üzerine odaklanan kitap, hem psikoloji alanında profesyonel olarak çalışanlar hem de kişisel gelişimle ilgilenen bireyler için değerli bir kaynak olabilir.
Doç. Dr. Serdar Nurmedov’un dokuz adımı, niyet etmek ve hayat hikayenizi yazmakla başlıyor. Niyet kısmı kolay ama hikâyeyi yazmak deyince insan bir anda kitabı elinden bırakmak istiyor. Diğer adımda, bir nevi kendinize ayna tutmaya başlıyorsunuz; kaçınma davranışlarınızın neler olduğunu dürüstçe kendinizle konuşmanız gerekiyor. Hayattaki değerlerimizi belirlemek bir diğer adım; bu, sevdiklerimiz, yapmak istediklerimiz, hayatta durduğumuz yer veya durmak istediğimiz yer gibi konuları özetliyor.
Bir sonraki adımda hedef koymak gerekiyor ve hedef koymanın en başında hayal kurmak var. Doç. Dr. Serdar Nurmedov, kitabında bizi düşünce süreçlerimizi keşfetmeye çağırıyor. Ardından, düşüncelerimizi kabul etmeye davet ediyor. Düşüncelerimizi ve duygularımızı olduğu gibi kabul etmenin ne kadar önemli olduğunu vurguluyor. Kabul aşamasından sonra, esnek bir bakış açısının önemine geçiyor; bu, düşüncelerimize ve duygularımıza daha açık ve esnek bir şekilde yaklaşmamızı sağlıyor.
Ve işte en zorlu adım: an’da kalmak! Neredeyse her kişisel gelişim kitabında, her terapi yönteminde karşımıza çıkan bu kavram, birçoğumuz için gerçekten zorlu bir meydan okuma. An’da kalmak, şimdiki anı yargılamadan ve olduğu gibi kabul ederek yaşamayı gerektiriyor. Ancak, bu pratiğin uygulanması için günlük hayatın koşturmacasında yoğun çaba harcamak gerekebilir.
Ve en son bölüm, belki de en ağır olanı: kayıp ve yas. Bu bölümde, Doç. Dr. Nurmedov önce kaybın ne olduğunu tanımlıyor ve farklı kayıp biçimlerinden bahsediyor. Kayıpların geleceğe olan etkilerini ve geçmişte yaşadığımız kayıplara sürekli dönüp bakma eğilimimizi ele alıyor. En zor olanı ise şu: yasınızı yaşayın, geçiştirmeyin. Çünkü geçiştirilen her yas, ileride daha ağır bir şekilde mutlaka karşınıza çıkar. Doç. Dr. Nurmedov, bu bölümde, yasın doğal bir süreç olduğunu ve bu süreci tam anlamıyla yaşamanın, duygusal iyileşme ve kabul için ne kadar önemli olduğunu vurguluyor.
Ve bitti. Yazıyı Doç. Dr. Nurmedov’un kitabın başında okurlara yaptığı öneriyle bitirmek istiyorum. Nurmedov, okurlarına bu kitabı önce bir kere okumalarını, ardından tekrar başa dönerek ödevlere tek tek çalışmalarını tavsiye ediyor.
Dilerim bu kitap, okuyan herkese şifa olur.
Feride Şenol