Edebiyatta
“ölüm” konusu o kadar çok işlendi ki okuyucular olarak kitaplardan sağ çıkamamaya
alıştık. Açıkçası bu renkli kapağın arkasında da başıma geleceklerden korkarak
başladım her şeye. Ama bir Murat Menteş okuyucusu olarak içim bir yandan da
rahattı. Nasıl olsa hayal kırıklığına uğramazdım. Keza, öyle de oldu. Ölüme en
yakın adamdan yaşamı dinlemenin keyfi yetti beklentilerimi karşılamaya.
Ruhi Mücerret
100 yaşında. Bir İstiklal gazisi, düzeltiyorum, son İstiklal gazisi. Tahmin edebileceğiniz
gibi her milli bayram ve özel günde üniformasıyla hazır bulunup temsili
savaşlar başlatıyor, temsili başarılar kazanıyor. Onunsa kazanmak istediği tek
gerçek başarı var: bir mezar bulup içinde huzura kavuşmak. “Yaşamak benim
kronik hastalığım” diyor ve her sabah kendini mezarda değil yatakta bulmanın
şokuyla uyanıyor. Ve günün birinde nihayet beklenen gerçekleşiyor: Ruhi
Mücerret aşık oluyor. Hem de kendinden 70 yaş küçük birine. Eh, kapaktaki “Benim
yaşımda aşk, kimin kollarında öleceğine karar vermektir. Aslında her yaşta
öyledir.” cümlesi boşuna değil. Her yaşlı gibi Ruhi Mücerret de beylik laflar edecek
diye düşünüp hemen kulaklarınızı kapamayın hayatında ateş açmamış bu İstiklal
gazisine. Koskoca 100 sene, dile kolay:
“100
sene nasıl mı geçti? Size şu kadarını söyleyeyim, 1 saniye ile 1 asır
arasındaki fark abartılıyor. Ve… mazide kalan her şey kısa sürmüş demektir.”
Kitabın
Ruhi Mücerret’ten iyi olmasın, bir kahramanı daha var: Civan Kazanova. Beden eğitimi
öğretmeni, sevmek konusunda da hiç fena değil. Ve bugüne çok yakışan bir sistemin içinde. Onunla ilgili daha fazlasını
söylemek, Menteş’in tekniğine saygısızlık olacağı için iki cümleyle yetinmek
zorundayım.
Yazar,
kitabının başında “Bu kitapta anlatılanların tümü hayal mahsulüdür. Umarım asla
gerçekleşmezler.” diyor ama ben karakterlerden birkaç tanesiyle en azından
oturup kahve içmiş olmayı isterdim.
Malum,
bahar geldi çattı. Son zamanlarda moda olan “bahar yorgunluğu”na siz de
kapıldıysanız alın size güzel bir reçete, üstelik yan etkisi de yok. Her elinize
aldığınızda kapağıyla oynamayı da ihmal etmeyin. Denedim, çok oynayınca
bozulmuyor.
Ümran
Kio