"Geçmişin geçmiş olması için zamanın geçmesi yetmez.”
- Amin Maalouf“Dünü unutmalı bugünü yaşamalısınız. Çünkü dün ile bugün arasında bir kavga çıkarsa yarını kaybedersiniz.”
- Balzac
Türk öykücülüğünde uzun zamandır bir Behçet Çelik gerçeği var. Hem karakterlerini oluşturma ve geliştirme açısından hem işlediği konular açısından ve tabiî ki velud bir yazar olması sebebiyle bence Türk öykücülüğünde hatırı sayılır bir yerde bulunuyor. Gerek üslûp gerek anlatı açısından kendine has bir yeri uzun zaman önce elde eden Çelik bundan uzun yıllar sonra da, belli bir öykü tarzının temsilcisi olarak hatırlanacaktır. Bu demek değildir ki Çelik’in her öykü kitabı muhteşemdir ve eksiksizdir. Hatta az sonra değinmeye çalışacağım, aynı zamanda yazarın son kitabı Patikaların İyi Yanı (Mayıs, 2021), yazarın belki de en iyi üç öykü kitabı arasında yer almaz. Fakat yazar, tarzından fazla sapmadan, ne yaptığını ne yazdığını bilerek bu kitabını da oluşturmuş. Zaten kendine has denince de bu durumu kast ediyorum. Nasıl ki bir Ömer Seyfettin bir Memduh Şevket bir Sait Faik tarzı diye bir şey varsa, bu yazarlarla -bu alanda- aynı kategoriye (niteliği şimdilik es geçerek) Behçet Çelik de girebilir.
Patikaların İyi Yanı benim en sevdiğim Behçet Çelik kitabı olmadı (gerçi ben yazarın romanlarını öykülerinin de önüne koyuyorum ancak şu anda konumuz yazarın öyküleri). Bunun tabiî türlü sebepleri var. Bunlardan biri, kitabı oluşturan öyküler arasında seviye farkının fazla olması. Elbette bir öykü kitabındaki her metin aynı nitelikte olmaz ama aralarında çok fark olması da okuru rahatsız eder. Hatta okur en sonunda okuduğu kitabın hayatında nereye dokunduğunu kestiremeyebilir. Çelik’in önceki öykü kitaplarında öyküler arasında çok fazla nitelik farkı görmemiştim ben kendi açımdan ancak bu kitap sanki biraz aceleye gelmiş hissi verdi bana. İçinde iyi öyküler fazla ancak kötü diyebileceğim öyküler de mevcut. Bir diğer eleştirdiğim konu, yazarın artık kendisinin alâmetifarikası olan, karakterleri psikolojik/içsel yönden başarılı kurgulamasının her karakter için aynı seviyede olmaması. Bu iki sebep Patikaların İyi Yanı’nı benim için yazarın diğer öykü kitaplarından biraz geri attı.
Yazarın diğer öykü kitaplarını ve romanlarını okuyanlar bilir, Behçet Çelik geçmişi çok kurcalayan bir yazardır. Geçmişin; bireyin şimdiki hâlini etkileyip etkilemediğini, etkilediyse nasıl etkilediğini inceler ve insanın şimdiki zamandaki davranışlarının sondajını yapmaya çalışır ve bunu da iyi bir şekilde gerçekleştirir. Kitaptaki on bir öykünün sanırım hepsinde karakterlerin geçmişi sorgulama ve geçmişe bakarak bu günü anlamlandırma ve bu günü kurma çabaları yer alır. Bazı karakterler için geçmiş, saplantı olmuşken bazıları için şimdiki zamana yumuşak geçiş sağlayan bir durumdur. Fakat bazen de bu durum tersine işler. Bu günden bakarak geçmiş tekrar kurgulanmaya çalışılır, yani bir geçmiş hep vardır Çelik’in öykülerinde. “…Akın’ın sözlerine takıldı aklı, sahiden geçmişi yeniden mi yazıyordu.” Kitabın iyi öykülerinden İnce u, geçmişin en iyi sorgulandığı veya kurgulandığı öykülerindendir. Aynı zamanda başkarakter ve arkadaşı da iyi işlenmiş, üzerinde çalışılmıştır.
Behçet Çelik’in karakterleri genelde modern dünyaya uyum sağlayamamış ama geçmişte de kalamamış kişilerden oluşur. Yazarın en iyi yaptığı şey bu kişilerin içsel dünyalarını okura sezdirebilmektir. Bilmek yoktur Çelik’in öykülerinde, sezmek vardır. Okur sezer, yazar sezer hatta öyküdeki karakter bile bilmez, sezer. Bu da bizi yazarın öykülerinde zaman zaman göreceğimiz muğlâk/soyut bir anlatıma götürür. Bu anlatım tarzı bu kitapta biraz daha yoğundur. Üstüne öykü dilinin ve anlatımının sık sık deneme tarzına kayması ve öykülerin diyalog açısından çok zengin olmaması, okuru bazen deneme okuduğu hissiyatına yönlendirebilir. Bulutun içinde öyküsü soyut bir anlatımın yoğun olduğu ve zaman zaman bilinç akışı tekniğinin kullanıldığı bu tarz öykülerden biridir. Bence Upuzun cümleler öyküsüyle birlikte kitabın zayıf öykülerindendir.
Boşluk kavramı, Behçet Çelik’in öykülerinde ve romanlarında çok sık karşılaştığımız bir kavramdır. Hatta Dünyanın Uğultusu romanı neredeyse bu kavram üzerine bina edilmiştir. Bu kitapta diğer kitaplarına nazaran çok olmasa da bazı öykülerde bu durum görülür. Çünkü boşluk kavramı, hayata bir noktada anlam veremediğimiz zamanlarda oluşur ve Behçet Çelik’in birçok karakteri bu durumu yaşar. Lahmacunun kıtırı ya da kesintisiz boşluk öyküsündeki başkarakter Ekrem bu durumu yaşayanlardandır. Kitabın geneline nazaran daha bir öykü formatında yazılan bu metinde aslında Ekrem karakteri hayata bir mana veremediğinden değil, insanlara uyum sağlayamadığından bu durumu yaşar. Bence bu kavramlar oldukça farklıdır. Ancak bu durum son noktada modern hayatla geçmiş arasında sıkışmış bir karaktere götürür bizi. Kitabın iyi işlenmiş karakterlerindendir Ekrem. Biraz Aylak Adam’ın C.’si gibidir. Hayatın içinde olmaya çalışır ancak yolunda gitmeyen şeyler de vardır. “Düşüncelerinin cismi var, ağırlığı, uzayda yer kaplıyorlar, kimse yadsıyamaz. Geceleri abanıyorlar Ekrem’in üzerine, cüssesini, hacmini göğüs boşluğunda hissediyor. Bir sıkışıp kalmışlık hissi, rüya olmadığını biliyor –rüyadan uyanamamayı andırsa da. Belki de rüyadan çıkıp uyanıklığa varmadan arada bir yerde takılıp kalıyor ya da rüyadan kırıntılar eline ayağına dolanan. İkna olmuyor, bedenine değil, zihnine bir şeyler dolandığının farkında, düşünce akışı kesilivermiş gibi, tam hiç bilmediği bir giz çözülecek ya da bir şey tam görünecekken. Bir akışın durduğu andaki o boşlukta kalma hissi – böyle tanımladı geçenlerde.”
Kitap hakkında yazacak birkaç şeyim daha vardı ancak çok detay vermek olur bu. Kalanı okura kalsın. Başlarda da dediğim gibi, Çelik külliyatının en iyi kitabı değil Patikaların İyi Yanı, ancak Behçet Çelik öykücülüğünü nitelik olarak biraz geride olsa da yansıtan bir kitap. Biz alışmıştık Çelik’te daha “Dostoyevskivari” karakterler görmeye, daha çok ruh tahlillerine. Ancak dediğim gibi iyi öyküler de içeriyor kitap. Behçet Çelik’i iyi takip edenler sanırım dediklerimi anlayacaktır.
Mehmet Akif Öztürk
twitter.com/OzturkMakif13
twitter.com/OzturkMakif13