Nikolay Gogol etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Nikolay Gogol etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Kasım 2021 Pazar

Gogol’un “Burun”unu ararken

Bazen bir kitabın size anlattıklarını ancak büyük bir hacimle anlarsınız. Bazen de bir yazar size kısacık bir şans verir, yorulmadan anlayın diye hayatı. Yani demem o ki sözün tesiri hacminde değil niyet ve maharetindedir çoğu zaman. Bu girişi de özellikle buraya koymak istedi gönül zira groteks düzeyde mizah ve hicvin, bu kadar doğrudan ve bir nefeste aktarılması, elimize nerede ise lokmalık hükmünde bir metin sunmuş Burun’da…

Gogol bir şehir içi yolculuğunda okunacak kadar kısa öyküsünü 1833’te kaleme almaya başladı ve ilk yayınlanma denemesi 1835’te reddedildi. Neyse ki Puşkin vardı ve eseri kendi dergisi Savremennik’te “N. V. Gogol uzun süre bu şakanın basılmasını istemedi; ama biz, bu öyküde öyle şaşırtıcı, akla sığmaz, neşeli, özgün şeyler bulduk ki öykünün elyazmasının bize verdiği zevki okuyucularımızla paylaşmaya razı olması için kendisini güçlükle kandırabildik” notu ile yayınladı. Gogol’ün sonraki yıllarında Puşkinsiz bir dakikasının geçmemesinin en önemli sebeplerinden biri belki de bu hamiyetli tavır oldu. Roma’da yine Puşkin’in yönlendirmesi ile kaleme aldığı Ölü Canlar’ı bitirmeye çalışırken gelen ölüm haberinin yıkıcılığını burada anlatmaya çalışmak da bu manada beyhude olacaktı.

Gogol’un 1828’te Petersburg’a gelmesi ve memur olma çabalarının sonuç vermemesi ile Burun hikâyesindeki memur, aristokrat, bürokrat taşlamasının muhakkak ki ilintisi yüksek. Bu manada onun hemen her eserinde kendi zamanının hemen tüm sorunlarının alabildiğince canlı işlenmesi çok da garip değil. Bir çoğu bizatihi yaşadığı mağduriyet ve zorluklardan müteşekkil iken hele de.

Gogol’un Burun’u muhtemelen edebiyat tarihinin en gerçeküstü ama hiç de garipsenmeyen fenomenlerinden biri. Bunun izahını yapmak Gogol’un zekâsını göz ardı edince zor elbette, zira Gogol’un sadece Rus edebiyatına değil Dünya edebiyatına en büyük katkısı zaten bahse konu maharet. Günümüzün -gereksiz kullanılan- imge ve kelime oyunlarına kurban edilen edebi anlatısının yüzleşmesi gereken en reel sorunu da bu gibi duruyor. Çünkü bugün yayınlansa basit, klişe ve sonu belli bir rüya anlatısı olarak burun kıvırılacak olan Burun, kısacık gövdesine kendi çağı için tüm Rusya’nın en büyük sorunlarını sığdırır. Eserin okuyucusu evvela bunu fark etmeli.

Öte yandan, öykü, ana karakter Kovalev ve Burun’unu, daha doğrusu kayboluşunu konu alsa da Gogol’ın anlatmaya hikâyenin ortasından başlaması bir açıdan bakıldığında modern öykü ile post modernite arasındaki bir ilk işareti de hissettirmekte. Yani konunun da anlatımın da bir ilk örnek olarak görülmesi mühim.

Gogol’un Burun’u, absürt ve abartılı bir edebi “şaka” olarak kendisi tarafından tanımlansa da eser 19.yüzyıl ortalarında (1861) köylü serfliğin kaldırılması noktasında çok önemli bir süreci de başlatır. Zira Ölü Canlar ile zirve yapan eleştirel bakışın habercisi de bu hikâyedir. Rus toplumu ve devlet düzenindeki hissedilir yozlaşmayı bu kadar doğrudan anlatmak sonraları gelen birçok eserin de yolunu açacaktır. Ki “hepimiz Gogol’un Paltosundan çıktık” söylemi bu doğurucu/cesaretlendirici etkiyi tasdik eder.

Gogol sonraki eserlerinde çok güçlü şekilde görülecek doğrudan söyleme ve genelleme üslubuna bu eserde de sık sık başvurur. İvan Yakovleviç bütün kendini bilen küçük Rus esnaf ve sanatçısı gibi doğma büyüme bir ayyaştı derken olduğu gibi. Gördüğünü, hissettiğini, tespit ettiğini hızlıca anlatmak ister gibidir, ki çok genç bir yaşta ölümü iyi ki bunları bu kadar doğrudan ve dolanmadan söyledi dedirtir okuyucuya.

Bizde Cevdet Kudret’in ünlü Kulak’ı var Burun’u hatırlatan. Hikâyeler farklı ise de bürokratik tembellik ve memuriyete dair tespitler birbirine benzer. Belki de bu eseri de peşi sıra okumak keyifli olabilecektir kitap dostları için.

Son söz Gogol’un;

"Ancak şimdi üzerine biraz düşündükten sonra bu hikayede gerçekçi olmayan bir şeylerin olduğunu anlayabiliyoruz....Ama buna rağmen, eğer bu konuda biraz düşünürseniz içinde bir doğruluk payı olduğunu görürsünüz."

Galip Çağ
twitter.com/caggalip