Sıcacık bir gülümsemeden ne zaman mahrum kaldık? Ya da hızla akan dünyamızda kısacık bir an “Merhaba” demekten ne zaman vazgeçtik?
Bu kısacık ve sıcacık anlardan uzaklaştıkça, insani değerlerimizden uzaklaştık. Yabancılaştık birbirimize. Sadece insanın insana yaşadığı bir yabancılaşma mı peki? Asla! Ağaca, hayvana, insana, değerlerimize kısacası özümüze değer katan her şeyle aramızda derin bir uçurum var artık.
Birçoğumuz haberleri izlemeye dayanamıyor artık. Sosyal medyadan bir haberin detaylarını okumayı yüreğimiz kaldırmıyor. Kötü olaylara, kötülüğe maruz kaldıkça kötülüğü tahayyül eden belleğimiz genişledi. Bakışlarımızı kaçırır olduk diğerlerinden. Kendi hayatımıza gömülürken bir başkasının bize kısacık bir an da olsa ihtiyaç duyabileceğini düşünemiyoruz. Kötülük de mutsuzluk da hızla yayılıyor yaşadığımız ortama, topluma. Kuşku dolu bakışlar da çatık kaşlar da çoğalıyor. Tıpkı Mutsuzgiller Köyü’nde olduğu gibi.
Gülce Kitap etiketiyle Ayşe Odabaşı’nın kaleminden çıkan Mutsuzgiller, selamlaşmanın, paylaşmanın ve dayanışmanın giderek azaldığı bir dönemde çocuklara büyük bir mesaj sunuyor. Mutsuzgiller, ahlaki değerlerin, toplumsal birlikteliğin ve inancın ışığında yeniden inşa edilen bir köyün hikâyesini okurlarına sunarken gülümsemenin, yardımlaşmanın, iyi niyetle davranmanın iyileştirici ve dönüştürücü gücüne işaret ediyor.
Hikâyemiz, adından da anlaşılacağı üzere, “Mutsuzgiller Köyü”nde geçiyor. Bu köyde insanlar sabahları oflaya puflaya uyanıyor, çocukların neşesine tahammül edemiyor, yemekler en taze malzemelerle yapılsa dahi lezzetsiz oluyor. Herkesin kendine döndüğü, dayanışmanın kaybolduğu, bireyselliğin baskın geldiği bu köyde gülümseme neredeyse suç sayılıyor.
Ancak artık bir şeylerin değişim zamanı gelmiştir. Dönüşüm de köye yeni taşınan Sevgi Nine ve Bahtiyar Dede ile başlar. Bu sevgi dolu çift, sadece tebessümleri ve iyimserlikleriyle değil, aynı zamanda davranışlarıyla da köyde büyük bir değişimin öncüsü olurlar. Kurabiyelerin tarifinden çocukların oyununa, komşuluk ilişkilerinden iş ahlakına kadar birçok alanda Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) örnek hayatını merkeze alan bir değişim başlatırlar. Her gün evlerinde topladıkları köy halkına gülümsemenin sadaka olduğunu hatırlatırlar. Onların çabaları ve köy halkının değişime karşı koymayan tavırları sayesinde sofralar bereketlenir, komşuluk canlanır, işyerlerinde dürüstlük ve hak gözetme anlayışı yaygınlaşır.
Yazar bu dönüşümü, son derece sade ama etkileyici bir dille anlatır. Çocukların ilgisini çekecek mizahi unsurlar, karakterlerin dönüşüm yolculuğu ile harmanlanarak verilir. Henüz küçücük bir çocuk olan Çetin’in mutfakta Sevgi Nine’nin isteği ile çay taşıması, Muhtar’ın eşi ile gözleme yapması, Sarıkız’a merhametli davranan çoban, dürüst pazarcı Cengiz gibi karakterler üzerinden okur, toplumsal dönüşümün bireysel değişimle başladığını kavrar.
Mutsuzgiller, birbirinden önemli mesajlar vermeyi de ihmal etmez: İnançla ve samimiyetle yapılan küçük iyilikler bile büyük toplumsal etkiler yaratabilir. Çocuklara iyi bir örnek olmanın en güzel yolu, onları ahlaklı bireyler olarak yetiştirmekten geçiyor. Sevgiyle pişirilen kurabiyeler, besmeleyle yapılan yemekler sadece mideyi değil, kalbi de doyuruyor.
Dayanışmanın, selamlaşmanın, tebessümün unutulmadığı, her bireyin en güzel örneğe benzeme gayretiyle yaşadığı bir dünyanın mümkün olduğunu gösteren Mutsuzgiller, her yaştan okuyucu için anlamlı mesajlar barındıran, neşeyle okuyabileceğiniz, dönüştürücü gücü yüksek bir kitap. Küçük kalplere büyük değerler aşılamak isteyen herkesin kitaplığında bulunması gereken bu eser, çocuklara en sade ama en derin biçimde ulaşmayı başarıyor.
Tuba Karamuklu