Bir kitaba roman demeniz sadece sizi bağlar. Onun nasıl okunacağına siz karar vermezsiniz. belki bazı türlere yakın olabilir, ama o türün tüm özelliklerini taşımaz. Bu "Selman Bayer kitabı"nın en güzel özelliklerinden biri. nasıl okuyacağınıza göre değişiyor çehresi.
Öncelikle Hayâli çok güzel anlatmış, nerede duracağını güzelce seçmiş ve tüm manzarayı önümüze koymuş. Tüm susuzluklarından, tüm beklentilerden, tüm boşa çıkan umutlardan ve kendi içindeki tüm kavgalardan bahsetmiş. Öyle de olmalı, ne kadar severseniz sevin tüm hayatınız bir kişi olmaz, hele bu çağda.
Açılış sahneleri ve kapanış sahneleri hiç tutmaz zaten, babalar oğullarına eziyet ederler ve geceleri uyumamak gösterebileceğiniz ilk başkaldırı olur, sonra sessiz sakin içten büyür içinizdekiler. Bir noktada patlarsınız, hemen ardından bir şüpheye düşersiniz, sonra devam edersiniz. Daha ilk kendi başınıza yaptığınız işte geri dönmek olmaz diye. Sonra kendi kendinizi yıpratmamak için yaptıklarınız, dönemeyişleriniz sizi yıpratır.
Sonra Selman abi, sessizlikten bahsetmiş. susmanın güzelliğinden. İnsan düşünmemek bile istiyor ya, ondan da bahsetmiş. İrili ufaklı aldığımız bir sürü karardan, bunların durumundan, hayatı kaçırmaktan ve korkusundan, değişim korkusundan bahsetmiş. Bir tırtılken gördüğü dünyayı, peteğe girip çıktıktan sonra uçmayı bilen genç bir arı ne kadar dünyayı tanıyorsa o kadar tanırmışız hayatı, belli bir dönemimizde. Sonra uçmaya alıştıkça bulaşırmış işler tepemize: çalışmak, sorumluluk, insanlar, -mış gibi yapmalar ve daha nicesi. Buz dağının görünmeyen kısmında hep iyi cevaplar saklarmışız biz.
Bir kapıyı kapattığınızda arkasındaki her şeyi, gittiğinizde de geride kalan mahallenin hepsini geride bırakırsınız ya, ondan herkes çocukluğuna dönmek ister. Orada kalan iyi şeyler için. İyiden çok kötüler vardır: bize tutamaklıktan çok ayakbağı olan insanları geride bırakıp her şeye yeniden başlamaya yorgundur insan. Ondan dönemeyiz, gidemeyiz hemen karar alıp.
Her apartman dairesi gibi, her kitabında yönü vardır. Bu kitap müstakil bir ev ama sanki kuzeyinin önü yola baktığı için daha çok kullanılmış. Sıcak yanları da eksik edilmemiş.
Selman abi, ilk romanında kendi önünü açmış aslında. Hesaplarının kapatabildiğini kapatmış, kapatamadığıyla da kendi hesaplaşacak anlaşılan. İstediği kadar otobiyografik olsun, tüm kitabın tefsiri bana kalırsa "asr'a and olsun ki insan hüsrandadır."
Ki aslında içinde Emir Sultan Camii geçen bir kitap bu. Mahalleden, ailede geri planda kalmış insanlardan, öğretmenlerden, babalardan, pederzedelerden, oğulzedelerden, Mesnevi'den bahis açan, açtığı bahsi kapatan. Kitap kahramanı olmayı, kendi hayatının başrolüne tercih etmemiş bir insanın hikayesi.
Okumak güzel bir emirdir. Uymak gerek. Ben üç kere uydum bu kitap için. Allah kabul etsin.
Ali Berkay Bircan
twitter.com/AliBerkayBircan