Gazzeli Meryem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gazzeli Meryem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Mayıs 2025 Çarşamba

Direnişin şiiri

Şiir, edebiyatın en sahici ama aynı zamanda en cambaz türüdür, şiir direnişin en belirgin formudur, her şair her şiiriyle bir hedefe ateş etmektedir, her atışta isabet edilen tek tür de neredeyse şiirdir.

Şiir, yazıldığı andan itibaren okurundur. Direniş şiirleri ise özellikle direnişçilerindir. Bundandır, İbrahim Nasrallah’ın Gazzeli Meryem kitabındaki şiirleri yazıldığı günden beri protestolarda, festivallerde sürekli okunmuştur.

“İniyordu küçük kız merdivenlerden
Oyunlara katılamadığı pembe ayakkabılarıyla

Her yerde postallar
Sığınak olmuyordu gökyüzü kuşlara ya da mahfi ruhlara”

Savaşlar, özellikle modern dönemde rakamdan ibarettir, görselin yoğunluğundan dolayı herkes kanıksar, haberlerde savaşı izlemek bir savaş filmini izlemekten farksızdır, ondandır, kanıksanır ve insanları duygusuzlaştırır. Filistin’de bir bebeğin açlıktan ölmesi ve bu bebeklerin her geçen gün sayısının artması hiçbir insanı ağlatmaz, yataklara düşürmez, bir tweettir, okunur geçilir, atılır geçilir. Açlıktan ölen bebekler, istatistiktir.

İbrahim Nasrallah’ın şiirleri Filistin’de yaşananları haber, istatistik olmaktan çıkarır. Herkesin aklına bir daha çıkmayacak şekilde kazır. O gücünü savaşın acımasızlığından alır, edebiyatın gücü burada geçersizdir, bilakis edebiyat, Nasrallah ile yeni bir güç kazanır.

“İnkar ettim ve inandım, sonra inkar ettim ve inandım, sonra…
Olmadı bir şey
Olmadı.

Ve bu hakir dünya soruyor bana:
‘Bütün bunlar niye?’”

Şair, dünyaya “niye” diye soran kişidir. O insanlara göz ardı ettiklerini, görmemiş gibi yaptıklarını gösteren kişidir. Sormaya çekindikleri ne varsa, kaçtıkları ne kadar soru varsa, korktukları için cevaplardan düşünmedikleri ne kadar soru varsa; şair onu soran kişidir. Şair hem sorgucudur hem elçi, hem suçsuzdur hem sanık. Her iyi şiir, okura, sanki onu yazan şair kendisiymiş gibi hissettirir, o yüzden de şiir okuru hiçbir sorudan kaçamaz.

“Nereden geldi bunlar Ayşe?
Soruyorum? Ya da soruyor annem? Ya da ismini taşıyan komşumuzun küçük kızı?
Ya da Ayşe, Peygamberin kızı?
Neden sevdalılar öldürmeye bu derece?
Neden meftunlar ateş açmaya küçüklere?
Neden nefret ediyorlar ağaçlardan?
Niçin yakıyorlar annelerin yüreklerini küçüklerin uzuvlarıyla?
Niçin çalıyorlar top sahasını, oyun oynayan çocuğun ayaklarından, bombayla?”

Ve şair mührü vurandır, ölümsüzlüğü bulandır. Çünkü bir gün Gazze özgür olduğunda da bu sorular sorulacaktır. İsrail yok olsa, aradan uzun yıllar geçse ve bu zulüm dolu günler unutulsa da bu dizeler yaşayacak ve sorular sorulmaya devam edecektir. Şair hatırlatan olduğu kadar unutturmayandır da.

Yasin Taçar
x.com/yasindediler