Bir kitabın her sayfasında ağlıyor ve gidip Amine’nin çocukluğundan özür dilemek istiyorum tüm dünya adına.
Sinan’a ve tüm şehitlere ithaf ediliyor kitap. Sinan’a ve tüm şehitlerimize bir Fatiha okuyarak başlıyorum kitaba beni nasıl bir yolculuğun beklediğini bilmeden. Emine, “Bu kitap herhangi bir edebiyat eseri değildir, ben de yazar değilim, sadece ve sadece yaşananların unutulmaması adına küçük bir katkıdır.” diye belirtiyor önsözde. “Çünkü bugün hâlâ bir yerlerde çocuklar benim yaşadıklarımı yaşıyorlar. Kimisi daha kolay kimisi daha zor, haliyle savaşla mücadele ediyorlar. Ve dünya, yine Bosna Hersek örneğindeki gibi, sadece seyrediyor.” diye ekliyor.
Okurken soruyorum, “Şimdi ne yapılıyor?” diye. Suriye’de, Mısır’da, Filistin’de, Irak’ta, Myanmar’da ve hatta Türkiye’de katledilen insanlık için ne yapılıyor?
Lisedeydim, Amerika’nın Irak topraklarına “demokrasi” getirmek için girdiği yıllardı. Arkadaşımla Irak’a gidip gönüllü olma planları yapıyorduk. Sonra ne oldu? Twitter’da paylaşım yapmanın ötesine geçmez oldu sitemlerimiz. Günlük iş telaşemizden arda kalan zamanlarda vicdan rahatlatma amaçlı konuşmaların fazlasını yapıyorum diyen kaç kişi? Hala savaşlar var ve hala dünya izliyor, izliyoruz. Kaç Amine var bu topraklarda? Amine çocukken çocuktum ben de, özür dileyebiliyorum ondan, hayallerinden, acılarından. Şimdi ölen hiçbir çocuktan özür dilemeye hangimizin yüzü var?
“Sevgili Amine,
Ben Feyza, 26 yaşında. 92-95 arasındaki dönemi anlattığın yıllar, senin akranın.
Sen portakalı gördüğünde onu top zannederken, evinde tüm ailesinin ilgi odağı, yediği önünde yemediği ardında olmuş akranın.
Sen ıslak süngerlerde, bomba sesleri eşliğinde korkarken, gece sadece kabus gördüğü için annesinin yanında uyuyan akranın.
Sen, Sinan’ının ardından yas tutarken, abisinin getirdiği çikolataları zevkle yiyen akranın.
Sen, bomba parçalarından, şarapnellerden oyunlar icat ederken, Barbie bebeklerle, Cindy’lerle oynayan akranın.
Sen, çatısına bomba düşmüş yuvanın ardından ağlarken, sıcacık yuvasında güvenle yaşayan akranın.
Sen, annen kısmi bir soba yapsın diye yardım kuyruğunda yağ dolu teneke beklerken, sobasında mandalina kabuklarını yakan akranın.
Haberim yoktu Amine, olsaydı senin için de ağlardım, senin için de incinirdim.
Senin için de dua ederdim geceleri uyumadan önce.
Affet Amine.”
Feyza Gönüler
twitter.com/feyzagonuler