Kemalettin Kamu'nun "Çankaya" adlı bir şiiri vardır. Bu şiirde "Kâbe Arap'ın olsun / Çankaya bize yeter" der. Yine aynı şair, İstiklâl Marşı adayı olan bir şiirinde ise "Yeter ey Kâbe'mizi elimizden alanlar / Alıkoymaz bizi yolumuzdan yalanlar" dizesini yazar. Şimdi bu fakir sorar, iki ayrı ve birbirinden uzak fikir bir şairde nasıl buluşur? Bunda menfaat mi vardır samimiyet mi? Bu duruma yalpalamak denirse ayıp, dürüstlük denirse terbiyeli mi olunur?
İşte İsmet Özel şiir denen uğraşıyı öyle bir yorumluyor ki, bu tip durum ve sorularla karşılaşıyor, onlara ciddiyetle yaklaşıyorsunuz.
"İnsanın bütün söyledikleri neyi ne kadar anlayabildiğinin itirafıdır" diyen şair, "Çenebazlık"ta bizi kendi toplantıları arasında bir şiir yolculuğuna çıkarıyor. 1964'ten 2006'ya kadar İsmet Özel'in söyleşilerinden oluşan bu çok değerli yazılar bize açıkça şunu söylüyor: Şiir, varlığımızın tescilidir. Şiir yoksa veya ortadan kaybolduysa, varlığımız da zan altındadır.
"Şiir bir deneyimdir, zihnî bir "maraz" değildir. Şiir adına tehlikeyi göze alamayan birinin şiire yaklaşamayacağını iyi bilmek gerekir."
Meydana çıkmak, otobüsten sonra metroyu kullanıp yürüyen merdivenlerden koşmak değildir. Meydana çıkmak cesaret gerektirir. Her dakika meydana çıkmak ve görünür olmak da samimiyetsizliktir. İsmet Özel, kelâmını ederken meydandan uzak, cesaretinden taviz vermeyen ve arada bir görünüp kaybolan duruşa sahip. Bu yüzden geldiği nokta -durduğu nokta da denilebilir- fikriyle sabittir. Aklını başından kaybetmemiş her okuyucu bunu idrak etmiştir, edebilmelidir.
"Eğer Türk şiirinde bugün bir güdüklük varsa bunun kaynağını genç veya yaşlı Türk şairlerinin çağdaş eleştirel güçlerindeki noksanlıklarda aramanın isabetli olduğu görüşündeyim."
Şair, ortama uyan değil ortamı uyandıran adamdır. İsmet Özel yazığı kitaplarla okuyucularını, yaptığı konuşmalarla da dinleyicileri uyandırmıştır. Okuyup dinlemelerine rağmen hala uyanamamış arkadaşlarda burun tıkanlığı olabilir. Malum, oksijen az geldikçe uykudan uyanmak da ağır olur. Burun, şiir konusunda da çok önemlidir. Robert Graves'e iyi şiiri kötü şiirden nasıl ayırdığı sorulduğunda, "burnumla" diye cevap vermiştir. Çünkü iyi şiir, güzel kokar. İyi şair de öyle.
"Şiir, has bir şairin ürünüyse has bir okuyucuya ulaşır. Ben aforizma şeklinde dile getiriyorum bunu yıllardan beri: Şiir şairin neresinden çıktıysa okuyucunun da orasına ulaşır. Dolayısıyla bütün bu şairlerin ne yaptıklarına dikkatle bakmamız lazım. Çünkü biz İstiklâl Marşı "şiir" olan bir toplumuz. Bugün o şiir de hasıraltı ediliyor."
Çene çalmakla çenebaz olmak aynı şey değildir. İkincisinde maharet ve kuvvet vardır. Ciddiyetin mahsulüdür. Okursanız, daha iyi anlayacaksınız.
Yağız Gönüler
twitter.com/YagizGonuler