İmam Gazzâlî’nin Cevahirü’l Kuran isimli eseri Kur'ân’ın Özü adıyla Muhammet Yazıcı tarafından tercüme edilerek Ketebe Yayınları tarafından okur ile buluşturuldu. İmam Gazzâlî kendi isimlendirmesiyle dini “ihya” çabasına girişmiş ve bu konuda da Allah tarafından muvaffakiyete erdirilmiştir. Onun eserleri dini alanda boşluk bırakmayacak kadar zengin, her kesimden insanın anlayabileceği şekilde açık ve tamamen Kuran ile Sünnet tarafından delillendirilmesi, desteklenmesi ile de şüpheye yer bırakmayacak düzeyde keskin eserlerdir.
İmam Gazzâlî eserin bir bölümünde “Amacım, Kuran’ın anlamını keşfedip derinlerine dalman için sana onun kapılarını açmaktır” diyerek eserin yazılış amacını özetlemiştir. Gerçekten de Kuran, doğrudan Allah’ın kelamı olduğu ve mahlûk olmadığı için içerisinde barındırdığı hazinenin haddi hesabı, sınırı, hududu yoktur. O tükenmeyecek bir denizdir. Ancak her okuyan ondan kendi mertebesinin elverdiği ölçüde istifade etmektedir.
Kuran, inanmayanlar için lafızdan ibaret bir kitaptır. Avam için belli hükümlerin ve kıssaların yer aldığı bir rehberdir. Avamın böyle bakması yanlış değildir, Kuran onlar için bir kurtarıcı olma işlevini sağlamaktadır. Havas için ise her ayetinde, her kelimesinde, hatta her harfinde başka başka manaların açıldığı, sırların çözüldüğü ilahi bir ikram, bir ihsandır.
İmam Gazzâlî amacına uygun olarak eserini bölümlere ayırmış, her bölümü de kısa ve açıklayıcı tutmuş, böylece eser Kuran’ı anlamaya dair okuyucuya birden çok yeni pencere açmıştır.
Gazzâlî'nin amacında ise hedef Allah’ı tanımak ve Allah’a giden yolun yolcusu olmaktır. Kitapta anlattığı durumlara uygun ayetleri koyan Gazzâlî, Allah’ı tanımaya yönelik ayetlere “Kuran’ın cevherleri”, Allah yolunda yolculuk etmeye dair ayetlere de “Kuran’ın incileri” demiştir.
Gazzâlî eserinde kısaca; Kuran’ın içinde türlü hazine ve cevherler barındıran bir okyanus olduğunu, tüm ilimlerin Kuran’dan sadır olduğunu, melekut âlemine dair gerçeklerin şehadet alemine ait örneklerle anlatılması ve nedenini, melekut alemi ile şehadet alemi arasında nasıl bir ilişki olduğunu, kibrit-i ahmer gibi sözcüklerin altında yatan manayı, Kuran’ın bazı ayetlerinin diğerlerinden üstünlüğünü ve bu üstünlüğün nasıl olduğunu, Fatiha suresinin barındırdığı sırları, Ayetü’l-Kürsi olarak bilinen ayetin Kuran ayetlerinin efendisi olma durumunu, Yasin suresinin Kuran’ın kalbi olması durumunu, İhlas suresinin Kuran’ın üçte birine denk gelmesinin nasıllığını, arif olan kişilerin hallerini anlatmıştır.
Arifler daha dünyadayken cenneti yaşamaktadırlar, onların halleri cennet nimetleriyle nimetlendirilmiş olmalarıdır. Onlar bu makama gelerek aynı zamanda Kuran’ın derin manalarına da vakıf olmuşlardır. Hz. Ali Efendimiz’in “Kuran benim” demesi gibi arifler de Kuran ile bütünleşmişlerdir. Arif olmanın gerekliliği de getirisi de budur. Nitekim Peygamber Efendimiz (sav) hadis-i şeriflerinde “Ben ilmin şehriyim, Ali de ilmin kapısıdır” buyurmuştur. İkisi arasında bağlantı aşikârdır.
Şazeliyye tarikatının piri Hasan eş-Şazeli Hazretleri müritlerine her zaman Gazzâlî'yi okumalarını tavsiye etmiş, Gazzâlî'yi öylesine önemsemiş ve onun makamına şahitlik etmiş ki “Dua ederken Gazzâlî ile Allah’a tevessül edin” buyurmuştur. Gazzâlî'nin ilminden istifade etmek için Kuran’ın Özü çok güzel bir nasip.
Yasin Taçar
twitter.com/muharrirbey_
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder