"Suavi'nin fikir ve sanat hayatımızın geniş yelpazesinde her zaman söyleyecek bir sözü vardır. Şiire gelince. Sanıyorum, köşesine çekilip iç dünyasına dalıyor."
- Mustafa Kutlu
Kıymetli ağabeyim -kitabın da isim babası- İbrahim Tenekeci ile şiir üzerine yaptığım bir telefon konuşmasında, ondan, "Şiir meşguliyetin, şiir sevgin heves olarak kalmasın" nasihatini almış ve hemen "heves" kelimesini hafızamın "demirbaş" kalemine not etmiştim. Şiir geçici bir heves olmaması gerektiği gibi, aynı zamanda bir gençlik meşgalesi de olamaz. Gençlik aşkı ise hiç olmamalıdır. Şiir ayın 1'inde çekilen maaş da değildir, bir görev karşılığı beklenti değildir çünkü. İçten gelen, içle alakalı, içsel bir şeydir şiir. Suavi Kemal Yazgıç ağabey de içten, kalıcı bir heves yazıyor şiirlerini. Onu daha çok kitaplar üzerine yazdıklarından biliyor, şiirlerini de es geçmiyordum. Enerjisini ve üretkenliğini de takdir ediyordum, çünkü yeterince bezmişlik hakim çağımıza, toplumumuza. Ağabey dedim, çünkü kendisiyle tanıştım, görüştüm. Bu 4-5 saatlik görüşmede onu aklıma şöyle kazıdım: Sessiz ve sakin. Ve bu yüzden de kendime yakın buldum.
"Kapanan bir şeydim ben -ama ne?
Sımsıkı kilitlenen, ışık sızdırmayan
Soru sormayan, cevap vermeyen
Perdelerin, duvarların, örtülerin, panoların ardında
Karanlığa koyuverilmiş
Koyu karanlığa gömülmüş."
Profil Yayıncılık'tan mart 2013'de çıkan "Heves"in açılış şiirleri Münacaat ve Naat. Tıpkı İsmet Özel'in "Bir Yusuf Masalı"ndaki gibi. İsmet Özel'in Münacat'ı "Bu yaşa erdirdin beni, gençtim almadın canımı, ölmedim genç olarak" diye, iç dökerek başlıyor. Suavi Kemal Yazgıç ise Münacaat'ında çare arıyor, şöyle diyor:
"Rabbim bana bir cümle
Öğret ki amel edeyim
Bir cümle
Yorgunluk şeytanına karşı
İçimdeki firavuna
Kulluğumu hatırlatan bir cümle."
Şairin her şiirinde mutlak bir dert var. Her bir derdin ise çok güzel başlıkları. “Kandil İçin Sms, Baharatlı Bahar, Zur Judenfrage, Hükmen Mağlup, Şair Cenin Pozisyonunda, Sus Payı” adlı şiirler, adlarına sahip çıkarcasına başlıyor ve bitiyor. Suavi Kemal Yazgıç ne Türkçeyi ne de şiirini yormadan aktarıyor, heveslerimize yeniden göz atmamızı sağlıyor.
"Bir hevesle geçtim
Bir hevesle bıraktığım dünyadan
Bir hevesle yazıldığım listeden
Düşürüldüm bir başka hevesle."
Şiirsiz müzik, müziksiz şiir, bir el şakası gibidir. Ritm bu muhteşem ikiliyi dengeleyip bizi sofraya oturur, sofrayı kuran şairdir, fakat kaldıran okuyucu olur. Suavi Kemal Yazgıç'ın şiirlerinde ritm yüksek, kelime oyunları yok ve her şey bir ana haber bülteni sıcaklığında.
"Biz ki unuttuğumuz doğruların tahtına
Kendi uydurduğumuz yalanları oturtmuşuz
Biz ki kredi kartı borcunu patlatıp
Yaşama sevincimizi söküp atmışız kalbimizden."
Suavi Kemal Yazgıç'ın bir "Heves"le anlatmak istediği hiç şüphe yok ki dünya hayatının faniliği, sade ve iddiasız olması gerektiği. Ama bunu bir heves uğruna yapmıyor, hevesini ciddiye alıyor. Tıpkı yaşayışı ve mizacı gibi. Heveslerine yeniden sahip çıkmak isteyenlere, "bellidir bir parabellumun anlatacakları"...
Yağız Gönüler
twitter.com/ekmekvemushaf
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder