10 Ocak 2013 Perşembe

Yoksuluz çok şükür

Eskiden çok "moda"ydı. Bir şeyleri sürekli 3 kelimeyle özetlerdik. Türk öykücülüğünün en önemli isimlerinden Mustafa Kutlu'nun "Yoksulluk İçimizde" adlı hikâyesini 3 kelimeyle özetleyeyim: Heves, huzur, hidayet. Yazarın genel özellikleri arasında da bu üçlüyü sayabiliriz aslında. Okuyanlar, gayet iyi bilirler.

Dergâh Yayınları
'ndan 1. baskısını 1981'de yapan kitap, 13. baskısına Ağustos 2012'de ulaşmış. Hak eden her zaman hak ettiği değeri görüyor.

"Bir elinin ucu ile alnına düşen terli perçemleri geriye atıyor. Bir kediyi okşar gibi kalem uçlarını itinayla açıyor. Koridorlardan geçerken içinde mütemadi şakıyan bir kuş."

Bir insandan uzaklaştıkça, nereye gidersiniz? Ne kadar gidebilirsiniz? Bu gidişinizde geride bıraktıklarınız neler olur? İstanbul'daki karbondioksit miktarı ruh sağlığımızı bozmak için yeterli seviyede midir? Bu son soru hariç güzel cevaplar barındırıyor "Yoksulluk İçimizde" ve ağır bir sorumluluğu göğsünde yumuşatarak bize sunuyor.

"İçimizin mikropları içimize bir aykırı çöp uzanmayagörsün, hep birden o çılgın danslarına başlıyorlar. Şerha şerha yararak kalbimizi, yeniden ve bir daha bedi uykusuna, sevgili gafletine terk ediyorlar. Hakikata yeniden ve bir ilâhî vesile, bir lütuf ile tutununcaya kadar."

2011'de Eğitim-İş Trabzon Şubesi tarafından "zararlıdır" raporu tutulmuştu kitap için. Biz "Mustafa Kutlu, daima" diyenler ise gülüp geçmiştik. İyi okunamamış her şey zararlıdır çünkü. Bu lüzumsuz ve içi boş konunun üzerine eğilmektense, kitaptan 3 güzel cümleyi peş peşe paylaşmak isterim.

"İnsanoğlu putunu kendi yapar."

"Hayatım üzerine kiminle konuşabilirim?.."

"Yüzler neler neler anlatır."


Maddî telkinler ve tedbirlerle mutlu olmayı ister bedenler. Nefsin ihtirasları gözlerimizi kör eder. Sadece gözlerimiz değil kalplerimiz de kör olur. Kör olası "vahşi ve moderen dünya" alıkoyar vicdanımızı. Bunlara izin vermemek lazım. Bunun için de bol miktarda okumak ve "iyi görebilmek" lazım. Olanı biteni değil, kaçanı gideni. Hayatın gerçeklerini görmek o kadar da zor olmamalı bizler için... Kazanma hırsı ile vazgeçme arasında; Engin ile Süheylâ'nın "birbirlerinin gözlerine bakma dansı" bu kitapta. İster alkışlayarak, ister ağlayarak tempo tutabilirsiniz.

Yağız Gönüler
twitter.com/YagizGonuler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder