Filistin’in işgali gündemimizde. Şu an ateşkes olsa da işgalden ve soykırım girişiminden dolayı Filistin maalesef aklımızda yıkımla ve rakamlarla özdeşleşmiş halde. Filistinli insanlar rakamdan ibaret. O gün kaç Filistinlinin öldüğü, yaralandığı gibi haberler Filistin’e dair zihnimizi kaplamakta. İşgalin bir gün biteceğine de Filistin’in özgür olacağına da imanımız tam.
Fakat Filistinli kahramanların bir hayata sahip olduklarını unutmamak önemli. İşte Âbid Selâme’nin Hayatından Bir Gün romanı savaşın yıkıcılığını anlatırken aynı zamanda Filistinlerin hayatını gösteriyor. Onların dertlerini, aşklarını, özlemlerini anlatıyor. Ve bunu yaparken okuru ne gereksiz betimlemelerle boğuyor ne de belgesel niteliği katarak kitabı edebi bir eser olmaktan çıkarıyor. Okuru sıkmayan, sade ama o sadeliğin içine gerekli her detayı da katarak şahane bir üslup tutturuyor. Yazar Nathan Thrall, Kudüs’te yaşayan Amerikalı bir gazetecidir. Gazeteciliği onun kalemini beslemiş, romanı anlaşılır ve derin bir üslup ile zengin kılmıştır. Gazeteci olması aynı zamanda olayların tam merkezinde yer almasını sağlamış, gözlem gücünü yüksek tutmuş ve yaşanan hayatları, dramları ıskalamasının önüne geçmiştir. Böylece de sokaklardan gelen gözyaşı, tarihe tanıklık edecek bir esere dönüşmüştür.
2012 yılının Şubat ayında Kudüs’te bir kaza meydana gelir ve o kazada beş yaşındaki Selame ile bazı okul arkadaşları hayatını kaybeder. Selame’nin Hayatından Bir Gün bu kazanın etrafında Filistinlilerin yaşadığı işgali anlatır. Roman öyle ses getirir ki Pulitzer Ödülü’nü kazanır, ayrıca 15 farklı yayın tarafından yılın en iyi kitabı olarak gösterilir.
Roman gerçeğin farklı suretler şeklinde gösterilmesi, gerçeğin giydirilmesi şekliyle karşılar okuru. O hayatın tam olarak kendisini, sanki hayatın dışında bir alandan seslenir gibi anlatır. Hayatın tam içinden seslenir ama sesin çıkış noktasını hayatın alternatif bir bölgesinden başlatır. Eğer roman, belgesel niteliği taşırsa bu kez hayatın içinden kendisine bir konum edinir. Giydirilmiş suret sayısı azalır, kurgu ile gerçek ortaklaşa hareket ederler. Selame’nin Hayatından Bir Gün gerçeğin yalın şekilde gösterilişi, kurmacanın imkânlarından faydalanmakta ama gücünü ve haykırışını gerçeğin kendisinden almaktadır.
Ayrıca yazarın Amerikalı olması, vicdanın insan olmak için yeterli olduğunu da göstermektedir. Modern dünyada Müslümanlar sahneye sadece öldürülmek için çıkarılmaya çalışılırken, zulmün gölgesinde Amerikalı bir yazar sahneye savaşı yansıtabilmektedir. Kalemin susturulması da yayılmasının engellenmesi de mümkün değildir, bu eser de bunu bir kez daha herkese göstermektedir.
Soykırımın gölgelenmeye çalışıldığı bugünlerde Selame’nin Hayatından Bir Gün eseri okunmalı, paylaşılmalıdır. Çıkarılan her ses tarihe geçecektir.
Yasin Taçar
x.com/yasindediler