11 Temmuz 2024 Perşembe

Âkif'in meâli

Âkif inanmış adam. Milli bir şiiri de zaten ancak inanmış bir adam yazabilirdi. Ancak inanmış bir adam hadiselerle derin bağ kurabilir, hadiseleri kendinden bir parçaymış gibi hissedebilir. Âkif öylesine inanmıştır ki yanılgıları bile inanmışlığının eseri olduğundan kazançtır. Ancak inanmış bir Arnavut, milli şiirinde ırk kavramından bahsedebilir, ırk kelimesini kullanabilirdi.

Âkif inanmış adam. O nedenle Mısır’a göçtü. O nedenle hayatı boyunca yalnız kaldı. O nedenle sefillik çekti. O nedenle Neyzen’e küstü. O nedenle öldüğünde cenazesine sahip çıkan az daha olmayacaktı.

Kutsal kitabımız Kuran’ı Kerim’i de ancak inanmış bir adam meal edebilirdi. Nitekim öyle de olacaktı. Âkif hem inanmışlığı hem de güçlü şiir sesine sahip oluşuyla meal yazacaktı. Yazmaya başlamıştı da. Ama sonra vazgeçmişti, meal yarım kalmıştı. Elimizde Âkif’in meali, Kuran’ın üçte biri kadarı maalesef.

Böylesine inanmış bir adam meal yazmaktan neden vazgeçmişti?

Âkif'in Kur'an çevirisinin hikâyesi, Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nın gizli belgelerinde yer almış, Amerika'nın Türkiye Sefiri Charles H. Sherrill, Washington'a gönderdiği 10 Şubat 1933 tarihli özel bir raporda, Âkif'in projeden ayrılışını, kendisiyle Diyanet İşleri Riyaseti arasındaki ihtilaftan kaynaklandığını belirtmişse de bu iddiayı doğrulayacak herhangi bir bilgiye rastlanılmamıştır. Ancak eldeki tarihî kayıtların gösterdiği üzere Mustafa Kemal Atatürk, -bizzat değilse de birtakım yetkililer aracılığıyla- hem Mısır'da iken, hem de hastalanıp İstanbul'a döndüğünde Mehmed Âkif'ten hazırlamış olduğu Kur'an çevirisini kendilerine teslim etmesi ricasında bulunmuş ve fakat Âkif her defasında bu ricayı geri çevirmiştir.

Âkif çeviriye başlamıştı. Çeviriyordu Kuran’ı ancak çevirisi onu bir türlü tatmin etmiyordu. Yakın çevresine sık sık çevirisinin yeterli düzeyde olmadığından yakınıyordu. Sonunda hastalık Akif’i yakaladı. Vefat edeceğini anlamıştı. Mısır’dan tedavi için Türkiye’ye döneceği sırada yakın dostu İhsan’a çevirisini teslim etmiş ve ona “Eğer ölürsem bu çeviriyi yak” şeklinde vasiyet etmişti.

Vasiyete uyulmuştur. Âkif vefat etmiş ve çevirisi yakılmıştır. En azından bu yönde bilgiler mevcuttur. Ancak kâinatta hiçbir şey yok olmuyor. Araştırmalar sonucunda Âkif’in meali bulundu. Bulunan meal az önce de belirttiğim gibi Kuran’ın üçte birini teşkil ediyor. İnancımız ve umudumuz Âkif’in mealinden daha başka bölümlerin de bulunacağı yönünde.

İşte o meâl Ketebe Yayınları tarafından yayımlandı. Recep Şentürk ve Asım Cüneyd Köksal hocaların hazırladığı bu muhteşem eser okur tarafından istifade edilmeyi bekliyor.

Yasin Taçar
twitter.com/muharrirbey_

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder