SAYFALAR

26 Mart 2013 Salı

Kelime tarlasında ırgat olmak

İster lirik, ister epik, ister senfonik ne olursa olsun; söz konusu şiir olunca hepimiz birer traktör şoförüyüz. Süreceğimiz tarla bazen ürününü hemen veriyor, kiminde nadas sonrasında verim alınabiliyor, kiminde ise tüy bitmiyor.

Dergâh dergisinin eski takipçileri (mesela 8-10 yıl öncekileri) iyi bilirler ki "Murat Menteş şiiri" diye bir şey vardır. Zaten Murat Menteş'in eski okuyucuları (Dublörün Dilemması ve Korkma Ben Varım'dan çok önceleri) bilirler ki, çok ciddi bir İsmet Özel düşkünü olan Menteş çok sağlam da bir şairdir. Romanlarını okumadan evvel de kesinlikle şiirleri okunmalıdır zira bu şiirlerin her biri için "Murat Menteş'i ve mücadelesini anlama kılavuzu" diyebiliriz.

"Vasat kader olur mu, bak bu da ayrı bir dert
Bir ayağım sonsuzlukta ve'l-ba'su ba'd'el-mevt."


Yukarıdaki dizelere sahip ve kitaba ismini veren Garanti Karantina adlı şiir, yanılma ihtimalim çok düşükse 2003 yılında Kökler dergisinde yayınlanmıştı. Kökler, Salih Mirzabeyoğlu'nun 1986 yılında yayımlanan, tasavvuf ve tarih ilişkili kitabının da adıdır, selâmımızı verelim. Şiire geri dönelim ve 2010 yılında Sel Yayıncılık tarafından yayımlanan, yaylım ateşi dizelere siper olmuş şiirleri süzelim.

"Allah'ım kaderimden şikayetçi değilim
Aksine bahtiyarım, evrende bana da rol
Verdiğin için şahsen: Allah'ım bizler senin
Falsolu kullarınız, n'olur bizden razı ol."


Şiirlerine verdiği isimler ve kimilerine göre bol kelime oyununa sahne olan dizeleriyle Murat Menteş, yakın şiirimizin kalbe yakın isimlerinden olup, zihni çalıştıran lügatıyla da alkışları hak etmiş, sonrasında da şiir sahnesinden inmiştir. "Aceleci Tefecinin Edebiyat Süsü Verdiği Anlar" adlı şiiri, olağanüstü hal ilan edilmiş bir bölge valisinin endişesiyle açılıp, aynı valinin sakinliğe teslimiyetiyle biter:

"Felek balta, kader kürek,
Ecel tırpanla kuşatmış bitkisel hayatımı.
Delirip, aklımı düşsem vergiden
Bürokrat çete damgalar aranjman çığlıklarla
Balo bileti gibi kara bahtımı.
...
Sökülüyor cart curt ontolojik yamam
Şarj olsam hasretinle, amatörce mi kaçar?
Atomu yumrukla parçalayamam...
Allah büyüktür elbet bir kapı açar."

Birkaç yıl önce Murat Menteş'le yapılmış, roman, şiir, edebiyat ve sinema üzerine bir röportaj okumuştum.
Menteş şiirden yüz çevirmediğini fakat işinin romanla olduğunu, yeni bir şiir kitabının şenlik havası estirmesinin zor, etrafın güdük şiirlerle dolu ve memleketteki şiir sahasının epey tenha olduğunu söylüyordu. Bunda haklıydı. Yine 2 yıl önce bu fakir, Murat Menteş'le kısa bir röportaj yapmış lakini sözü şiire pek getirmemişti. Pişmandı, Allah affetsindi.

"Markalardan arınıp kabre gireriz
Ana fikri değişti otopsi raporunun;
Merhumu mu? Ah evet, dokuz canlı biliriz
İnna lillahi ve inna ileyhi raciun."

Şiir savaşının silahşoru olabilmiş her kalemden kaliteli romanlar çıkıyor. Bunu Murat Menteş için de, Şule Gürbüz için de söyleyebilirim. Neden ikisini aynı cümlede andım, bilmiyorum. Bildiğimden emin olduğum şey, iki isme de ayrı ayrı ve derin derin sevgi besliyorum. Bundan dolayı belirtmek isterim; bir yazarı "popüler" kitabıyla tanıdıysanız mutlaka mâzisine inin. Orada en doğal ve samimi halini bulacaksınız. Büyükler, "şöhret afettir" demişler. Şöhretten uzak oldukça daha başarılı, içten olunuyor. Hayır Murat Menteş'e "meşhur" demedim, çünkü kendisini tanıyor ve daima "meşgul" olduğunu biliyorum.

"Avını kovalarken kaybolmayasın
Şans, bir aptalın temel ihtiyacıdır
Paso lagaluga, habire mırın kırın
"İnşallah" demeyen paranoyaktır."


Murat Menteş, şiir sahasında yeni goller atar mı? İnşallah.

Yağız Gönüler
twitter.com/YagizGonuler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder