SAYFALAR

18 Ağustos 2022 Perşembe

Dost mu düşman mı: İç sesimiz

Hiç bir iş görüşmesi, sınav ya da stresli bir an öncesinde içinizden kendi kendinize “Yapabilirsin, bu işi iyi biliyorsun, yeteneklisin.” diye moral verdiğiniz oldu mu?

Tam tersine, öfkenizi bir türlü sağaltamadığınız ikili bir ilişkide, yine kendi kendinize kafanızın içinde muhatabınızla kavga etmeye, karşınızdakine tam yerinde olan laflar söylemeye devam ederken buldunuz mu kendinizi? Canınızın sıkkın olduğu bir an nereden hatırladığınızı anlayamadığınız eski deneyimleriniz “zaten sen hep yetersizdin, bu konuda nasıl bu şekilde davranabildin, kendinden utanabilirsin.” diye sinsice fısıldıyor mu kulağınıza bazen?

Tamam, işte şimdi “merhaba” diyebileceğiniz kişiyi tanıyorsunuz: iç sesiniz! Nasıl, tanıştığınıza memnun oldunuz mu? O bazen en iyi dostunuz, bazen de en büyük düşmanınız ve en önemlisi siz doğduğunuzdan beri orada ve yaşadığınız müddetçe yanınızda olmaya devam edecek. Yanınızda olmakla kalmayıp, sizinle kimsecikler duymadan konuşmasını sürdürecek. Ömür boyu beraber yaşamak durumunda olduğunuz bu sesle nasıl dost olabileceğinizi, işleri nasıl yoluna koyabileceğinizi merak ediyorsanız, işte karşınızda Geveze. Ödüllü nörobilimci ve psikolog Ethan Kross’un kaleme aldığı bu kitabın alt başlığı ise “Kafamızın İçindeki Dırdırcı Ses ve Onu Dizginlemenin Yolları”. Kitap, yedi bölümden oluşuyor ve genel anlamda diyebiliriz ki amacı iç sesi susturmak değil (zaten susmayacak), iç sesi daha verimli bir hale getirebilmek. Kross, ilk bölümde kendi kendimize neden konuştuğumuzu anlatırken, ikinci bölümde bu konuşmanın negatife kaydığı, yani iç sesin dırdır etmeye başladığı zamanlara değiniyor. İlk iki bölümü takip eden beş bölümde ise dırdırcı ses konuşmaya başladığında neler yapabileceğimizi, bu sesi nasıl susturabileceğimizi ya da en azından sesini kısabileceğimizi farklı yöntemlerle ele alıyor. Bu beş bölümde, sıklıkla araştırmalar, mülakatlar, deneyler ve sayısız vaka örneği yer alıyor. Zaten bu çözüm önerileri de tam olarak bu deneyimlerin sonucunda ortaya çıkıyor.

Cevapları kendi içinde ara, kalbinin sesini dinle.

Bu cümleleri ne kadar sık duyuyoruz değil mi? Bu eylemi yapabilmek ise kişinin kendi içine bakması ile gerçekleşiyor ki kimi insanlar içlerine baktıklarında bir cevher, bir motivatör ile karşılaşıyor; kimi ise yargılayan, eleştiren bir dünya ile. Evet, içe dönebilmek sadece insanlara bahşedilmiş bir nimet; bu şekilde kendi duygumuz, düşüncemiz üzerine odaklanabiliyor, hayal kurabiliyor, hatırlayabiliyor, geçmiş deneyimlerimiz üzerinde değerlendirmeler yapabiliyor, sonra da hayatımızda birtakım aksiyonlar alabiliyoruz. Cevher dediğimiz yer tam olarak burası! Peki ya içimiz istediğimiz şeyleri bize vermiyorsa? Yaptığımız küçücük bir hatayı evirip çevirip önümüze koyuyor, büyüttükçe büyütüyor ve ardından hem bedenimizi hem psikolojimizi hem de ruhumuzu olumsuz etkiyorsa? Kısacası en büyük tenkitçimiz ya içimizde yaşıyorsa? “Sözlü düşünce akışımız öyle yoğundur ki bir araştırmaya göre, içimizden kendimizle konuşma hızımız, yüksek sesle dakikada dört bin kelime söylemeye eşdeğerdir.” İçinizdeki sesin, bu dört bin kelimeyi iyi ya da kötü olarak nelerden seçtiği hayatınızı ne çok etkiler, öyle değil mi? Bu noktada, kitapta bahsettiğimiz araçlar devreye giriyor ve iç sesimizi nasıl dizginleyebileceğimizi okuyucusuna örneklendirerek anlatıyor.

Kross, araçları genel anlamda dörde ayırıyor:

- Kendi Kendinize Kullanabilecekleriniz,
- Başkalarına Destek Sağlayabilecekleriniz,
- Başkalarından Destek Alabilecekleriniz,
- Çevreden Faydalanabilecekleriniz.

Kendi kendinize kullanabileceğiniz araçlar arasında aslında bence birçok insanın halihazırda yaptığı ancak farkında olmadığı için sistematik bir uygulama haline getiremediği yöntemlerden bazıları mevcut. Mesela zor bir zamanında hepimiz arkadaşlarımızı içtenlikle dinler ve onlara öğütler veririz. İç sesle başa çıkarken bu yöntemi kendi kendinizin arkadaşıymışçasına deneyebilirsiniz. Bu şekilde, diğer araçlardan olan bakış açınızı genişletmeyi ya da kendinizle aranıza mesafe koymayı başarabilirsiniz.

Başımıza gelen şeyin dünyada ilk ve son defa bizim başımıza gelmediğini birçoğumuz bilir ancak bunu kendimize kabul ettirmekte zorlanırız. Bu noktada da geçmiş deneyimlerinize bakarak, zihnimizde bir zaman yolculuğuna çıkabilir, benzer engelleri (ya da benzer olmayanları) nasıl aştığımızı düşünerek, deneyimimizi normalleştirebiliriz.

Ayrıca sanatın şifa diye anılıyor olmasının bir nedeni var, bunu da unutmayalım. Yazmak, resim çizmek, şarkı bestelemek gibi yollarla kendimizi yaratıcı gücümüzle sakinleştirebiliriz. Peki, dırdırcı iç ses ile mücadele eden kişi siz değilseniz, bir sevdiğinizse, ona nasıl destek olabilirsiniz?

Bir dostumuz bize yaşadığı bir problemi, bir anlaşmazlığı anlattığında içgüdüsel olarak ona duygusal destek sunmaya başlarız. İlgi gösterir, haklı olduğunu ifade eder, böylece rahatlamasını umarız. Halbuki, arkadaşımızın sorunu hala ortadadır. Duygusal olarak rahatlamış olsa da mücadeleye devam etmesi gerektiği için bu rahatlama da kısa sürelidir. Bu durumda yapmamız gereken şeylerden biri de sadece duygusal değil, bilişsel bir destek de sağlamaktır. Bu şekilde bakış açılarını genişletmek, deneyimlerini normalleştirmek gibi bir etki yaratabiliriz.

Mesela, iç sesle mücadele eden kişi çocuğunuzsa, kendi içindeki sese mağlup oluyorsa en etkili yöntemlerden biri olan süper kahraman rolüne bürünmesi için onu destekleyebilirsiniz. Çocukların hayal güçleri öyle kuvvetli ki streslerinden nasıl hızlı uzaklaştıklarını gördüğünüzde şaşıracağınıza neredeyse eminim. Bunu bir de en güçlü yöntemlerden bir başkası olan fiziksel temas ile desteklerseniz, etkisinin daha da kuvvetli ve kalıcı olduğunu görebilirsiniz.

Kitapta anlatılan, benim de kendi hayatımda keşfettiğim daha onlarca yol var. Önemli olan bu kaynakları rehber edinerek sizin de iç sesinizle yola devam edebilmek ve bu yolculuğu güzel kılabilmek adına kendi araçlarınızı fark edip uygulamaya koyabilmeniz.

Bir şey hayatımızda varsa, olması gerektiği için vardır. O şeyin bir görevi, bir anlamı vardır. Buna inanıyorum ben. O şeyin iç sesimiz olduğunu düşündüğümüz dünyada, iç sesiniz size neler söylüyor, neden söylüyor, bu söylemler size nasıl hizmet ediyor ya da sizi nasıl engelliyor, önce bunları keşfederek yola çıkmak isterseniz, Geveze size istediğiniz yol arkadaşlığını yapabilecek bir kitap.

Feyza Gönüler
twitter.com/FeyzaGonuler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder