SAYFALAR

13 Ağustos 2017 Pazar

Hiçbir ötekileştirme tek taraflı değildir

"Gerçek aydınlanmalı artık
Muhammed’in başardığı gibi;
Yalnız bir tek Allah diyerek
O, dünyayı fethetti.”
- Goethe

Dünya, bugün artık Avrupa’dan oluşmuyor. Ve Avrupa tarihi de artık dünya tarihi değil. Avrupa, merkezine aldığı Roma ile onun çevresinde tarihi şekillendirmeyi amaç edinmiştir. Yazılan batı tarihi eserlerinde ne bir ortaçağ Avrupa’sı ne de ortaçağla birlikte meydana gelen olaylar dikkate değer bul(un)muyor.

İslam kültürü yıllarca Batı veya Avrupa ile komşu olmuştur. Bağdat ve Kurtuba’daki tıp öğrencileri için yazılan ders kitapları Batı’nın önemli eğitim malzemeleri olmuştur. Ali İbn Abbas, Ebu’l Kasım, İbn Zuhr vb önde gelen alimleri kim biliyor? Kim bunlardan söz ediyor? Sadece İslam medeniyeti üzerinden değil. Mısır, Babil ve diğer medeniyetleri de görmezden gelinmiştir.

Doç. Dr. İbrahim Kalın’ın kaleme aldığı, İnsan Yayınları'ndan neşredilen Ben, Öteki ve Ötesi adlı yapıtta iki amaç üzerine yazılmış. Birincisi, İslam ve Batı tarihlerini ayrı ayrı ele almadan, İslam ve Batı toplumlarının birbirleriyle temas ettikleri yer ve zamanlara yoğunlaşmak, bu etkileşimden ortaya çıkan sonuçları anlamlı bir çerçeveye oturtmak. İkinci amaç ise bu tarihi tecrübede ortaya çıkan “ben” ve “öteki” arasında ilişkileri, kırılmaları ve gerilim alanlarını anlamaya çalışmak. Her ben iddiası bir ötekinin varlığı tazammun ederken, her öteki vurgusu da bir ben tasavvuru inşasını zorunlu kılar.

Bu iki amaç, Batı’nın görmezden geldiğini göstermek, İslam ve Batı tarihlerinin dün ve bugün için ifade ettiği anlamları kavramaya çalışmaktır. “İslam dünyası da Batı’yı bir öteki olarak algılıyor” (sf.13) diyen Kalın, ötekileştirmenin tek taraflı olmadığını, her kategorik ayrım gibi Doğu-Batı karşıtlığı da sadece tarih ufkumuzu daralttığını ifade ederek öz eleştiri de yapmaktadır.

George Washington Üniversitesi’nde beşeri bilimler ve mukayeseli felsefe alanında doktorasını tamamlayan Kalın, kitapta tek başına İslam yahut Bati tarihini anlatmamaktadır. Hz. Muhammed’in peygamberliğini işaret eden ilk kişinin bir Hristiyan din adamı olması, (sf.61) adil ve müşfik bir Hristiyan kralının önce Müslüman muhacirlere kucak açması ardından İslam’a girmesi (sf.62) veya 11. yüzyıldan itibaren İslam düşüncesi ve kültürü, Avrupa üzerinde etkili olmaya başlaması (sf.69) gibi örneklerle iki ayrı dünyanın tarihini, birbirleriyle kesiştiği noktaları anlatmaya ve açıklamaya çalışmaktadır.

Kitabın içeresindeki ilginç bilgilerden birine misal, İslam ve Bizans bölümünde Hz. Muhammed zamanında Kabe’nin tamirinde Bizanslı ustaların çalışması. Hristiyanlıktan Müslümanlığa geçen Temim b. Evse d-Dari'nin Mescid-i Nebevi’nin kandillerle aydınlatılmasını önermesi karşılığında Hz. Muhammed'in “Sen bizi aydınlattın, Allah da sen nurlandırsın” dediği rivayet edilir.

12. yüzyıl başlarından itibaren gücünü kaybetmeye başlayan İslam dünyası, hurafeler ve dogmalar yüzünden duraksamaya başlamıştır. Ardından gelen Haçlı seferleri ve Moğol istilası, İslâm dünyasının gücünü iyice zayıflatmıştır. Kitap, İslam ve Batı’nın kelime terminolojisi ile başlayıp, günümüz Filistin ve İsrail sorununa kadar birçok geniş konuyu ele almaktadır. Toplam on bölümden oluşmaktadır ve 560 sayfadır.

Baturhan Ergin
twitter.com/erginbaturhan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder