SAYFALAR

29 Nisan 2014 Salı

İyiyi kötüyle göstermek mümkün mü?

"Güce duyulan arzu, tüm tutkuların en aşikâr olanıdır."
- Cornelius Tacitus

"Güç baştan çıkarmaya hazırdır ve mutlak güç baştan çıkarır."
- John Dalberg-Acton
"Güç bir zehirdir."
- Henry Adams

Önce kitabın dayandığı gerçekten bahsetmek gerek. 1969 yılında California'da bir lisede tarih dersine giren öğrenciler ilginç ve unutulmaz bir olay yaşarlar. Palo Alto bunu aynı yıl "Dalga" adıyla romanlaştırır. Çünkü öğretmen Ron Jones'a göre yaşanılanlar korkunçtur. Dalga, bütün okulu alt üst etmiştir. Yıllar sonra Dalga, ABC kanalı için bir saatlik televizyon programı haline bile getirilmiştir.

Romanın konusu şöyle; tarih öğretmeni Ben Ross, öğrencilerine bir derste Nazi Almanya'sını anlatmaktadır. 1933-1945 yılları arasında sadece Almanları ilgilendiren bölgelerin değil tüm dünyayı etkileyen Nazilerin yaptıklarını bir belgesel film eşliğinde anlatır. Bu sırada sınıftan bazı sorular gelir. Bu sorulardan biri de Nazi yanlısı olmayan Almanların ya da başka milletten insanların, neden Nazilere karşı gelmedikleridir. Ben Ross, bu soruya ne kendini ne de öğrencisini tatmin edecek bir cevap veremez. Eve döndüğünde bunu bir deneyle göstermesinin doğru olacağını düşünür. Kitaplarına ve araştırmalarına gömülür, sonra da deneyinin formülünü bulur: Güç, birlik ve eylem için disiplin!

"Dalga" adındaki oluşum aslında bir deneydir fakat sınıftan başlayıp tüm okula ve hatta şehre yayılır. Ulusal bir birlik oluşturacağı artık söylentiden gerçeğe dönüşmeye başlar. Öğrencilerin aileleri büyük tepkiler gösterirler, derhal bu deneye son verilmesini isterler. Müdür, Ben Ross'u derhal bu işi bitirmesi için uyarsa da Ben Ross önce bildiğinden şaşmaz. Sonrasında sınıftaki Dalga yanlısı olmayan "biraz daha zeki" öğrenciler, arkadaşlarına göremediklerini göstermek isteseler de bu nafile olur. En sonunda bir gece Ben Ross'a giderler ve bu deneyi bitirmesini isterler. Ben Ross zaten bitirecektir, ancak deneyinden istediği sonucu alacağı zaman.

Bize eşitlikten bahsedenler aslında bize neleri kakalıyor? Bireyin özgürlüğü, toplumun özgürlüğü ve örgüt; birbirlerinden bağımsız şeyler mi? İnsan kendini keşfetmeden neye, nasıl hizmet edebilir? Bir başkası, senden değil diye, ona zarar vermek doğal mıdır? Bir disiplin içine girdiğimizde, fark etmeden kendimizi mi kaybederiz? Sorular, sorular, sorular. Todd Strasser'in romanı, işte bu soruları cevaplıyor.

Andre Gide
'in bir sözü vardır; "İyi düşüncelerle kötü edebiyat yapılır" diye. Bu roman, kötü düşüncelerle yazılmış başarılı bir metni, sağlam bir kurguyu ve iyi bir edebiyatı barındırıyor.

Yağız Gönüler
twitter.com/YagizGonuler

1 yorum: