SAYFALAR

21 Eylül 2013 Cumartesi

Ucu açık kalan meseleleri sorgulayanlara

İpek ve Bakır, Tomris Uyar’ın ilk kitabı. 1965-70 yılları arasında kaleme aldığı öykülerinin kendi seçtikleri arasından oluşturduğu bir derleme. Yazarın parçalarını diğerlerinden farklı kılan, ikili bir anlatım tercih edilerek kaleme alınmış olmaları. Olaya hakim anlatıcının gözünden anlatılan öykülerin gerekli görülen yerlerinde karakterlerin iç sesleri ve duygu durumlarının da dahil edilmiş olması. Bir diğer önemli ayrım noktası ise Uyar’ın metinlerinin yoğun bir biçimde alt ve orta tabakanın sesini aktarıyor olması. Bunu yaparken sırıtmayan, yormayan ve üzerinde çok düşündürmeden anlatılmak istenilenin başarılı bir şekilde anlatılabiliyor oluşu.

Genel olarak her hikayesini tek bir karakter ve onun etrafında gerçekleşen olaylar üzerine kuran yazar, kişisel perdesinin aralığından sızan ışığın el verdiğince ince ince aydınlatıyor okurunu.

Tomris Uyar’ın her hikayesi tek okunuşta anlaşılabilecek özellikte metinler değil. His ve empati gerektiriyor. Kitabın yirmi sayfası boyunca kendini olaylara kaptıran okur kalan elli sayfa boyunca derin duygusal tahliller ve kişiler üzerinden sorgulanan toplum meselelerine maruz kalabiliyor.

Yazar hikayelerinde özellikle ucu açık kalmış meselelere tuz basıyor ve bu durum okuyana yazanın yaşamından izler taşıyormuş izlenimi veriyor.

Bu özellikleri ile Uyar’ın öyküleri keskin virajlı bazen çıkmaz sokaklı bir yolda ilerliyor. Okura düşen farlarını sürekli açık tutmak ve kendisini en güvende hissettiği anda bile sürprizlere hazırlıklı bir biçimde Uyar’ın hikayelerinin direksiyonunu sağlam kavramak.

İki bölümden oluşan Kitap’ın ilk bölümünde yedi hikaye yer alırken ‘’Mazi Kalbimde Bir Yaradır’’ başlığını taşıyan ikinci bölümün ilk dört hikayesi birbiriyle bağlantılı bir biçimde gelişiyor. Geriye kalan altı hikayede ise yazarın yoğun olarak kişilere eğildiği görülüyor.

İlk bölümün dikkat çeken hikayeleri arasında "Çiçek Dirilticileri" ve "Kuytuda" isimli hikayeler yer alıyor. Uyar "Çiçek Dirilticileri" hikayesinde küçük karakteri Şükrüye üzerinden kırgınlıklar ve dargınlıklara, aile içi zıtlıklara göndermelerde bulunurken çocuk masumiyetimizi nasıl kaybettiğimize de ustaca değiniyor ve soruyor "Ne gereği var?", "Kuytuda" ismini taşıyan hikayede ise yaşlı bir kadının dünyasına kapı aralıyor yazar. Ömrünün son demlerinde evinden pek çıkmayan hala çocuklarının mutluluğunu kendi mutluluğundan önce tutan bir annenin hikayesini anlatıyor. Dünyaya ve değişimine hayret ederken balkondan gördükleri ile içinde bulunduğu zamanı tahlil etmeye çalışan bu yaşlı hanımı sevmemek zor gibi. İkinci bölümde öne çıkan hikayelerin başında ise "Yürek Hakkı" yer alıyor. İstanbul’dan Anadolu’nun bir köyüne gelin giden şehirli bir kadın ve ona hayran görümcesi üzerinden kent kır çatışması, toplumsal değerler, kişisel beğeniler, arzu ve istekler kurcalanıyor.

"Sarmaşık Gülleri" ise kitabın son hikayesi. Bekar bir annen ’in küçük kızıyla sorunlarını eski kocasına anlattığı bir mektup aslında bu hikaye. Yalnızlık, bıkkınlık, pişmanlık ve beklentiler üzerine güzel bir son söz niyetine.

İpek ve Bakır yumuşak ve sert hikayelerden oluşmuş adını layıkıyla taşıyan bir kitap. Ani açılış ve kapanışları var. Ama bu anilik rahatsızlık vermeyen, okuyucusunu üzmeyen bir anilik. Ucu açık kalmış meseleleri tamamlamak arzusunda olanların ilgisine…

Gürcan Öztürk
twitter.com/gurcanozturk_

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder